köpek eğitimi - Göktan Eker http://www.goktaneker.com Polis ve Askeri Köpek Eğitim Uzmanı - K9 Trainer Göktan Eker's Blog Fri, 24 Mar 2023 07:30:46 +0000 en-US hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.5.2 ARAMA KURTARMA KÖPEKLERİ http://www.goktaneker.com/2023/03/02/arama-kurtarma-kopekleri/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=arama-kurtarma-kopekleri Thu, 02 Mar 2023 16:29:25 +0000 http://www.goktaneker.com/?p=3829 Arama Kurtarma Köpekleri ile ilgili TVNET’te Sayın Nurdan Ebru Erdoğan’a konuk olduk.

The post ARAMA KURTARMA KÖPEKLERİ first appeared on Göktan Eker.

]]>
Arama Kurtarma Köpekleri ile ilgili TVNET’te Sayın Nurdan Ebru Erdoğan’a konuk olduk.

The post ARAMA KURTARMA KÖPEKLERİ first appeared on Göktan Eker.

]]>
Haber Türk Ekranlarında Sokak Köpeklerini Konuştuk http://www.goktaneker.com/2022/11/05/haber-turk-ekranlarinda-sokak-kopeklerini-konustuk/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=haber-turk-ekranlarinda-sokak-kopeklerini-konustuk Sat, 05 Nov 2022 05:59:11 +0000 http://www.goktaneker.com/?p=3798

The post Haber Türk Ekranlarında Sokak Köpeklerini Konuştuk first appeared on Göktan Eker.

]]>
Etik Köpek Yetiştiricilerine Gereksinimin Nedeni http://www.goktaneker.com/2022/09/17/etik-kopek-yetistiricilerine-gereksinimin-nedeni/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=etik-kopek-yetistiricilerine-gereksinimin-nedeni Sat, 17 Sep 2022 14:14:32 +0000 http://www.goktaneker.com/?p=3775 Barbara Fisher -Çeviri: İlker Ünlü “Onu barınaktan kurtardım.” Bir köpek sahibi size bu sözleri kaç kez söyledi? Bu günlerde insanlar bir köpek edinmenin tek yolunun bir köpeği kurtarmak olduğundan çok[...]

The post Etik Köpek Yetiştiricilerine Gereksinimin Nedeni first appeared on Göktan Eker.

]]>
Barbara Fisher -Çeviri: İlker Ünlü

“Onu barınaktan kurtardım.” Bir köpek sahibi size bu sözleri kaç kez söyledi? Bu günlerde insanlar bir köpek edinmenin tek yolunun bir köpeği kurtarmak olduğundan çok eminler. Ahlaki yüksek zemini korumakla ilgilenen bir kişi, bir yetiştiriciden asla bir yavru satın almaz, çünkü “yetiştirici” kelimesi merdiven altı üreticiler ile eş anlamlıdır, değil mi? Sahiplenmeyi ve asla yetiştiriciden yavru almamayı onaylıyoruz.

Ve kaç kez bir kişinin köpeğinin davranış sorunlarını “Önceki sahibi tarafından taciz edildi” ifadesiyle açıkladığını duydunuz. Çoğu zaman, köpeğin, tacizci erkek olduğu için erkeklerden nasıl nefret ettiği veya örneğin, tacizcinin parmak arası terlik giydiği için parmak arası terliklerden nasıl korktuğu hakkında hazır bir hikayeleri vardır. Bunun
ne sıklıkla tamamen spekülatif olduğunu düşünüyorsunuz? Bir kişinin köpeği barınağa getirip “Bu köpeği parmak arası terlik giyerek taciz ettikten sonra teslim ediyorum” demesi çok mu muhtemeldir?

Bunlar sadece insanlar tarafından yapılan varsayımlardır, çünkü tercih edilen bir anlatıya uygundurlar. Bir köpeği istismardan kurtardığınızı düşünmek tamamen kahramanca bir duygudur, oysa köpeğin basitçe eğitimsiz olduğunu düşünmek paniğe neden olur ve bunu değiştirmek sizin sorumluluğunuzdadır. Ama gerçekten, iki senaryodan hangisinin doğru olma olasılığı daha yüksek?

Kurtarmak kesinlikle takdire şayan ve geçerli bir şey olsa da, yukarıda sayılan sebeplerden ve ayrıca küçük çocuklarım olduğu için bunu yapmamayı seçtim. Köpeğin sağlığını ve davranışını tahmin etmede en iyi şansa sahip olmak istedim. Köpeğin ilk deneyimlerini ilk elden görmek ve herhangi bir davranış sorununu ortaya çıktıkça ele alabilmek istedim.

Seçtiğim cins İngiliz Setter’dı ve etik bir yetiştiriciden bir tane istediğimi biliyordum. Bu yazıyı buruşturup öfkeyle çöpe atmadan önce, İngiliz Setter’in sevenler ve yetiştiricileri için bir dernek olan İngiliz Setter Derneği Amerika’nın üyeleri için bir kriterler listesi mevcut. Üye olmak için herkesin bu etik kurallara uyması gerekir.

Aşağıdakiler, kuralların tamamı değil, ancak birkaç önemli nokta:


“Ben sadece bireysel köpeğin değil, aynı zamanda bir bütün olarak ırkın itibarı ve refahının da bekçisiyim.”


“Her köpeğe ayrı ayrı değer verildiğini, ve yalnızca fiziksel olarak değil ve mizaç olarak sağlıklı yetiştirildiğini bilmek benim görevimdir.”


“Bir batım üretimi yapacak olursam, o köpeklerin yaşamları boyunca benim sorumluluğum olduğu önermesini kabul ediyorum.”

İstediğimiz yetiştiriciyi seçtikten sonra, Taran adını verdiğimiz benekli küçük çocuğumuzu gerçekten almamız aylarımızı aldı. Müstakbel anne babasıyla tanışmak için seyahat ettiğimizde hamile bile değildi. Bekleme sırasında yavru köpekler ve ırkı hakkında kitaplar okuduk, evin etrafını çitle çevirdik ve ihtiyacımız olan her şeyi aldık. Onu almaya gideceğimiz gün geldiğinde tamamen hazırdık. Bir köpek yavrusuna sahip olmak, özellikle aktif ve huysuz bir çocuğu evlat edinmekle karşılaştırılabilir, çok zor bir iştir.

Neyse ki uzun bekleyiş bizi zorluklara tamamen hazır hale getirdi. Ayrıca, eğer ondan vazgeçmeye karar verirsek, yetiştiriciler onu geri alacaktı. Köpeklerinden birinin barınağa gitmesine asla izin vermezler çünkü hiçbir etik yetiştirici bunu yapmaz.


Köpekler insan müdahalesinin ürünüdür. Bir zamanlar kurttular, ama insanlar en çok işe yarayanları insan dostu olarak seçtiler. Köpekler uzun bir süre boyunca kendi eşlerini seçtiklerinde, Avustralya dingoları gibi vahşi köpekler ortaya çıkar.

Etik yetiştiriciler ortadan kalkarsa ne olacak? Bu, gerçekleşen tüm köpek üretiminin, ne yaptıklarını gerçekten bilmeyen insanlar tarafından veya kimsenin sağlık veya mizaç veya yarattıkları ırkların geleceği ile ilgilenmediği gerçek merdiven altıcılar tarafından düzenlenen tesadüfi köpek çiftleştirmeleri olacağı anlamına gelir. Asıl amacın o anlık fevri bir dürtü üzerine satın alınan sevimli yavrulardan para kazanmak olduğu üreticiler topluluğu.. Nihai sonuç, köpekler ve insanlar arasındaki ortaklığın kaybı olabilir. Artık “İnsanın En İyi Arkadaşı” olmayacaklardır.

Taran şimdi iki yaşında ve tanıştığı herkes tarafından seviliyor. O sadece güzel değil, aynı zamanda sağlıklı ve mizaç olarak da sağlam. Üç kabadayı genç erkekle küçük bir evi paylaşmasına rağmen, asla herkese karşı tamamen nazik olmaktan hiç vazgeçmiyor.

Kocam onu gittiği her yere götürüyor ve o bizim gururumuz ve neşemiz. Barınak köpekleri de harika olabilir, ancak birgün başka bir köpek alırsak, büyük olasılıkla etik bir yetiştiriciden olacaktır.

Ve bu sorun değil.

Kaynak: http://www.campuschroniclenews.com/an-argument-for-ethical-dogbreeders/

GE: Tam olarak bu sebeple yani alınan köpeğin sağlık karakter ve mizaç belirsizliğini ortadan kaldırmak için tüm barınaklarda mizaç testleri sosyal adaptosyon eğitimleri yapılmadan köpek sahiplendirilmemesi bence çok daha uygun olacaktır.

Zira muhtaç ve hasta hallerini görüp vicdan yaparak sahiplenilen köpeklerin bu durumları ortadan kalktığında gerçek mizaç ve karakterleri ortaya çıkmakta, çoğu insan için de bu altından kalkılamaz bir durum teşkil etmektedir.

Bir çok hayvanseverin köpek üretimi beş yıl yasaklansın talebini sık sık duyuyorum. Oysa biz etik yetiştiriciler, üretim kriterlerini karşılamayan , yani sağlık ,davranış ,anatomi, şecere gibi bir çok şartı yerine getirmeyen köpeklerin üretiminin ömür boyu yasaklanmasını isteriz.

Eğer sokak hayvanı sayısının artmasını istemiyorsak etik yetiştiricileri desteklemeliyiz böylece merdiven altı tabir edilen üreticilerle mücadele edebiliriz.

The post Etik Köpek Yetiştiricilerine Gereksinimin Nedeni first appeared on Göktan Eker.

]]>
KİNOLOJİ AÇISINDAN SOKAK KÖPEKLERİ http://www.goktaneker.com/2022/07/22/kinoloji-acisindan-sokak-kopekleri/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=kinoloji-acisindan-sokak-kopekleri Fri, 22 Jul 2022 14:23:38 +0000 http://www.goktaneker.com/?p=3771 KİNOLOJJİ AKADEMSİNİN KURUCULARINDAN SEVGİLİ DOSTUM İLKER ÜNLÜ İLE 4P1K DERGİSİ İÇİN KİNOLOJİ VE SOKAK KÖPEKLERİ BAŞLIKLI SÖYLEŞİMİZİ SEVGİLİ OKUYUCULARIMIZ İLE PAYLAŞIYORUM. GE: İlkercim selamlar ülkemizde son süreçte özellikle revize edilen[...]

The post KİNOLOJİ AÇISINDAN SOKAK KÖPEKLERİ first appeared on Göktan Eker.

]]>
KİNOLOJJİ AKADEMSİNİN KURUCULARINDAN SEVGİLİ DOSTUM İLKER ÜNLÜ İLE 4P1K DERGİSİ İÇİN KİNOLOJİ VE SOKAK KÖPEKLERİ BAŞLIKLI SÖYLEŞİMİZİ SEVGİLİ OKUYUCULARIMIZ İLE PAYLAŞIYORUM.

GE: İlkercim selamlar ülkemizde son süreçte özellikle revize edilen hayvan hakları kanununun ardından sokak köpekleri ile ilgili birçok olumsuz olay meydana geldi, bir anda büyük bir kamplaşma oluştu. Bir taraf tüm köpeklerin toplatılması hatta uyutulması için kampanyalar yaparken diğer taraf ta sokak köpekleri için sınırsız özgürlük istiyor. Sosyal medyada karşılıklı hakaretlere varan yazışmalar görüyoruz ve artık makul çizgi iyice inceldi. Ben bu konuda makul alanın genişletilmesi bunun da gerek hayvan refahı gerekse başta etoloji ve  kinoloji gibi bilim dallarının ışığında gerçekleşmesi taraftarıyım. 

Bu kapsamda sorunun bazı noktalarını çok önem verdiğim bir kinolog olarak seninle konuşmak istiyorum,  ancak öncesinde okuyucularımız için kendini tanıtır mısın ?

İÜ: Köpekler hakkında öğrenmeyi ve öğrendiklerimi paylaşmayı seven birisyim diye özetleyebilirim sanıyorum kendimi. İngilizce öğretmeni olmam, çok geniş bir bilgi kaynağına kolaylıkla ulaşabilmemi ve öğretmenliğin verdiği pratikle bunları harmanlayıp yorumlayarak Türk köpek severlerle paylaşmamı kolaylaştırdığını düşünüyorum. Zaten henüz ilkokuldayken kendi hayvanlar ansiklopedimi yazmaya çalışır, beslediğim güvercinlerin bakım ve üretimi üzerine not defterleri tutardım. Kafam hep bu yönde çalıştı kısacası.

GE: Çok teşekkür ederim, dilersen multidisipliner bir bilim olan Kinoloji ve Kİnolog kavramları ile başlayalım, nedir kinoloji ve kinolog ne iş yapar bize biraz açıklar mısın ?

İÜ: Kinoloji -köpek bilimi- dediğin gibi çok geniş bir alanı kapsıyor. Yıllar önce eve bir usta gelmişti. Kitaplığımdaki köpekler üzerine yazılmış kitapları görünce dediğini hiç unutamıyorum: ‘insan bir köpek hakkında yazacak bu kadar çok şeyi nereden bulabilir ki?’ Kinoloji işte bize bunu sağlıyor. Köpeklerle ilgili masaya yatırılabilecek her konu kinolojinin bir parçası; ancak  çok geniş bir alan olduğu içinde insanlar yoğunlaştıkları belirli alanlarda uzmanlaşabiliyorlar. Batı üniversitelerinde kinoloji diye tek bir kürsü yok. Gidip kinolog olacağım diyemiyorsun. Üniversiteler davranış bilimleri ya da veterinerlik fakültelerinde fiziksel sağlık konusuna yoğunlaşmış durumda. Buradan çıkana da kinolog denmiyor. Örneğin İngilizce’de kinoloji ya da kinolog desen insanlar anlamıyor bile. Kullanılan bir kelime değil. Orda veteriner hekim ayrı, davranış bilimcisi ayrı, hakemi ayrı vs vs. Öte yandan biliyoruz ki Doğu Avrupa ülkelerinde ve Rusya’da kinoloji eğitimi üniversite düzeyinde verilebiliyor. Benim için yukarda kinolog sıfatını kullandın. Çok teşekkürler; ancak ben resmi bir üniversite eğitimi almadığımdan kinolog olmadığımı düşünüyorum. Öte yandan çocukluğumdan beri köpek okuyorum. Hemen her gün. Düzenli olarak köpeklerle ilgili yazılar yazıyorum ya da çeviriyorum . Kendi kendimi bu konuda iyi yetiştirdiğimi düşünüyorum. Gayri resmi olarak belki de artık bu titre kendimi alıştırmalıyım.

GE: İlker bir  süredir basında daha uzun süredir de sosyal medyada dönüp duran bana göre oldukça romantik ama altı o kadar dolu olmayan bir söylem var: ‘satın alma evlat edin.’ Barınaklardaki sahipsiz köpeklerin sayısı düşünüldüğünde gün geçtikçe en sağduyulu yaklaşımın bu olduğuna yemin edecek insanların sayısı da doğal olarak artışta. Bu asil çağrının tüm sorunların çaresi olduğunu düşündükleri açık. Ancak bu giderek bir zorlamaya hatta ırk köpek sahiplenenleri aşağılamaya ve ötekileştirmeye varan bir hal almış durumda , ne düşünüyorsun bu konuda ?

İÜ: 9 yıldır yurtdışındayım ve sosyal medyayı takip ettiğim kadarıyla özellikle de pet olarak beslenen köpekler için kullandığımız dilde bariz bir değişiklik gözlemliyorum. İnsanlar köpeklerine evlat diyor mesela. Mahsuru yok. Ben de köpeğime oğlum duyuyorum; ama günün sonunda onun bir köpek olduğunun da farkındayım. Köpeklere yaptığımız duygusal yatırımın ağırlığının, günlük kararlarımızı gitgide daha fazla etkilediğini düşünmüyor değilim. Kendini duygularıyla tanımlayan diğer Akdeniz ve Orta Doğu milletleri gibi ülkemizde de nedeni-nasılı konuşulmaktansa bize hissettirdikleri üzerinden tepkisel kararları rasyonalize etmeye çalışıyoruz gibime geliyor.

Satın alma evlat edin  sloganı,  köpek sahiplenmek isteyenler ve hali hazırda köpek sahiplenmiş insanları baskı altında bırakan bir yaklaşım. Kendilerini haklı çıkarmak için temelde iki argümana dayandırılıyor:

·  Özellikle de safkan köpek üretimi bu kontrolsüz artışın temel nedenidir.

·  Bunun için ticari pet amaçlı köpek üretimine son verilerek insanların barınaklardan köpek evlat edinmeye yönlendirilmesi iki sorunun birden çözümü anlamına gelir.

GE: Safkan Köpek yetiştiriciliğinin ardındaki bilimsel kültürel ve tarihi nedenleri sanırım biz de kamuoyuna çok anlatamıyoruz.  Söz gelimi konu milli ırklar Kangal – Akbaş olduğunda pek tepki gelmezken, başka ülkelere ait safkan ırklar söz konusu olduğunda müthiş bir linç gelebiliyor.

Sokak hayvanları sorununu çözme konusundaki safkan ırklara gösterilen bu yaklaşımda bir sorun var bence 

İÜ: Bu keyfi yaklaşım demin bahsettiğim nedeni-nasılı eşit mesafeden sorgulamak yerine benim inandığım, beni duygusal olarak besleyen öneri seninkine yaşam alanı bırakmaz argümanına dayanıyor. Sanırım politik olarak da buna idmanlıyız suan.

Çocuk Esirgeme Kurumlarındaki kimsesiz çocuklar bize neyi hissetiriyorsa içinde canlı sevgisi olan herkes de barınaklarda ağlamaklı gözlerle parmaklikların arasından bakan köpekleri görünce aynısını hissediyor olmalı. Ancak insanlara artık çocuk yapmayacaksınız taa ki kimsesiz çocukların hepsinin bir evi oluncaya kadar diyebiliyor muyuz? Hayır!

 İnsanların duygularından yola çıkarak çok geniş bir kitleyi etkileyecek karar alınması aklı selim midir? Öyleyse çocuk yapmayı da bırakalım.

GE: Eş değer bir örnek oldu. Ben burada hayvan refahı ve sokak hayvanı sayısının kontrolsüz artışının, doğa olarak köpeklerin ve insanların bu kontrolsüz durumdan mağdur olmasının karıştırıldığını düşünüyorum. Bilimsel altyapı ve hayvan refahı gözetilerek insan ile birlikte yaşamaya uygun, bir amaca yönelik , denetime tabi köpek yetiştiriciliği zaten merdiven altı tabir edilen saçmalığın da önüne geçecek bir yetiştiricilik olarak tüm batı ülkelerinde karşımıza çıkıyor.

Peki tüm Yetiştiriciler topyekün öcü mü? Doğru yetiştiriciler ile merdiven altı yetiştiricileri nasıl birbirinden ayırabiliriz ? 

İÜ: Bu söylemin dayandığı iddia köpek yetiştiricilerin hepsinin gözleri dönmüş bir şekilde para hırsıyla yanıp tutuştukları ve köpeklerini bir bakıma bu şekilde istismar ettikleri iddiasına dayanıyor. Sanki üretip üretip sokaklara atıyorlarmış gibi.

Tabii ki işini hakkıyla yapan, köpeklerini aile üyesi gibi sevip kollayıp doğan yavruları ellerinden geldiği kadar en doğru aileyle birleştiren yetiştiriciler olduğu gibi köpeğini yumurta makinası gibi görüp yıl boyunca sayısız batımla piyasaya bolca yavru pompalayan,  üstelik yavru alıcılarını dikkatsizce seçtiği için sıklıkla ömürlük aileleri ıskalayanlar da var. Tıpkı iyi ve kötü ebeveyn olanlar gibi. İkisini aynı kefeye koyarak aynı değerleri ve pratiği temsil ediyormuş gibi göstermek gerçekleri yansıtmıyor.

Bu sorumsuz köpek üreticilerini sıkı kanuni düzenlemelerle durdurmayı hedeflemenin yanında onlardan yavru alacak kişilerin köpek almadan önce sormaları gereken sorular, almaları gereken garantiler, köpeği aldıkları kişinin köpekleriyle ilişkisi, bakım şartları, bu ırkla olan geçmişi gibi çok önemli ipuçlarını bir araya getirmeleri gerekiyor. İnsanlar belirli bir ırka ait yavru  seçtiklerini sanıyorlar. Hayır. Onlar aslında doğru yetiştiriciyi seçiyorlar. Parayı o ırkın adına değil o yavrunun soy ağacına veriyorlar. O soy ağacındaki köpeklerin karakteri, fiziksel yapıları, genetik sağlıkları başta olmak üzere ister iş köpeği isterse de  ırk standartları yarışmalarındaki dereceleri şu Doberman’ı o Doberman’dan ayırıyor. Benim en çok güldüğüm soru, ”X ırkı köpekler ne kadardır?‘ sorusu. Bir ırkın ederi seceresidir; adı değil.

GE: Sana katılıyorum, tüm dünyada profesyonel yetiştiriciliğin etik kuralları var , başta hayvan refahı, sonrasında FIT FOR FUNCTION felsefesi, yani yetiştirilen ırkın tarihsel kültürel görevine uygun standartlarda yetiştirilmesi, tamamının kayıt altında olması, anne ve babanın üretim yeterlilik kriterlerini tam olarak karşılaması, yılda birden daha fazla çiftleştirmeme, genetik hastalıkların tespiti ve bu bireylerin kısırlaştırılarak yetiştiricilik programından ayrılması ilk etapta aklıma gelen ana kurallar.

Safkan Irk Köpekler deyince endemik rıklarımızda durum nedir ? 

İÜ: Köpek ırklarının çoğaltılmasının önüne geçmek deyince aklınıza sadece moda ecnebi ırklar geliyor olabilir. Halbuki bu yerli endemik ırklarımızın da gelecek nesillere ulaşmasının önüne geçmekle eş anlamlı olduğunu görmemiz gerekiyor. Kangal ve Akkuş (Akbaş) Çoban Köpekleri, Orta Anadolu Sultan Tazısı, Aksaray Malaklısı, Doğu Karadeniz Çoban Köpeği ve Türk Kopoyu gibi pek çok ırkmızın gelecek 10 yıl içinde sonsuza dek yok olabilirler. Neden? Safkan köpek üretimine tü kaka dendiği için.

GE: Bir kırılma noktasına geldik , safkan köpek yetiştiriciliğinin yasaklanmasını talep ederken endemik ırklarımızın da tarih sahnesinden silinmesine sebep olabiliriz. Bununla birlikte özellikle görev köpekleri  ( bomba, uyuşturucu arama vb.. ) ve hizmet köpekleri ( rehber köpekler, asistan köpekler terapi köpekleri vb..) yurtdışına bağımlılık fazlaca artar.

İÜ: Irklar da tarihin hediyesidir. Safkan köpek üretimi aynı zamanda tarihin bir kesitinin de değerleri olarak önemlidir. Borzoi (Rus Kurt Tazısı) Bolşevik Devrimine kadar Rus aristokrasisinin avcı köpekleri olmuşlardır. Eğer dönemin Rus edebiyatından da vazgeçmeyi planlamıyorsak tarihin belli bir dönemine şahitlik etmiş düzinelerce köpek ırkına da sadece kapitalizmin tüketim ürünlerinden biriymiş gibi muamele yapmayı bırakmalıyız.

Ayrica görev köpeği üretimi şakaya gelmez!

Safkan köpek üretimi görsel ve davranışsal tahmin edilebilirlik prensibine dayalıdır. Köpeğin soy ağacına bakarak bir sonraki neslin nasıl bir karaktere ya da çalışma kapasitesine sahip olacağını kestirmek önemlidir. Bu nedenle bazı ırklar çocuklu aileler için tercih edilenler arasında en yüksek sıradadırlar. Çünkü nesiller boyunca ne hayvana ne de insana agresyon göstermeyen bireylerden üretildikleri bilinmektedir.

Başka bir ırk grup çalışma kapasitesinin eğilimleri nedeniyle arama-kurtarma ya da polis köpeği olmaya çok daha yatkındır.

 Peki barınaklardan seçilenler dediğinizi duyar gibiyim. Elbette umulmadık cevherler her yerden çıkabilir; ancak en az iki yılınızı verdiğiniz bir eğitim sürecinde en uygun adayı seçtiğinizi bilmek maddi ve manevi daha doğru bir yatırım olmaz mı?

Nasıl Kangal ya da Akkuş (Akbaş) Köpeği diğer çoban köpekleri arasından sivrilebildiyse bir Alman Çobanı, Malinois, Doberman ya da Rottweiler da aynı nedenlerden dolayı aranan ırklar olmuşlardır. Korumadan, arama-kurtarmaya, rehber köpeklikten eşlik köpekligine profesyonel bir sonuç bekliyorsanız bunları sokaklardan tutarlı şekilde toplayamazsınız. Kendi ulusal yetiştirme programlarınız da yoksa yurtdışına bağımlı olursunuz.

GE: Evet barınak ve sokaklarda da topluma faydalı eğitimleri alabilecek köpekler var. Biz bu konuda uzun süredir çalışmalar yürütmeye çalışıyoruz. Ancak önümüzdeki en büyük engel sloganlaşmış veya klişeleşmiş tabirler. Satın alma sahiplen sloganının altını, sokak veya barınaklardaki köpeklerin öncelikle travmalarından arıdındırılması, sonrasında insan ile birlikte yaşayabilmeleri için eğitilmeleri gerekli. Ancak belediyeleri REHABİLİTASYON MERKEZİ adı altında açtıkları tesislerde bu konuda bir çalışma görmüyorum. Dostlar alışverişte görsün uygulamaları var ne yazık ki köpekler rehabilite edilip , eğitilirse sahiplenmeleri çok daha kolay olur, köpeklerin bu merkezlerde insan ile birlikte yaşamaya uygun hale getirilmesi gerekir. Ayrıca  barınaklarda bu yöntemle görev köpeği de bulunabilir ancak Belediyelerin istekli olması ve insan kaynakları eğitimine önem vermesi gerekir. 

İşte o zaman SATIN ALMA SAHİPLEN bir mantık çerçevesine oturur. Hele bir de sahiplenme yapanlara belediye hizmetlerinden indirim gelse işte o zaman talep de artar.

İÜ: Sana katılıyorum, safkan köpek yetiştiriciliğinin yukarıda anlatılan prensiplerde yapılması ve denetim geliştirilmesi, aynı zamanda büyük bir kısırlaştırılma seferberliği ki bu hem sokak köpekleri için hem de üretim yeterlilik kriterlerini kapsamayan ırk köpekler için ( davranış bozukluğu olan , genetik hastalığı olan , ırk standartlarına haiz olmayan vb… ) de uygulanmalı. 

Safkan köpek severleri bir çeşit nazi parti üyesiymiş gibi gösterip çatlayıncaya kadar besledikleri ve artık obezitenin ölümcül sınırlarına dayanmış sokak köpeklerini sevgileriyle öldüren köpek severleri anlamaya çalışmak çok yorucu. Mahallelerde artan sayıları nedeniyle çeteleşen köpeklere toz  kondurmayan, bu huzursuz edici gerçekle yaşamak zorunda olduğumuzu bize sanki mantıklı bir şeymiş gibi dayatanlar da cabası.

İnsanlar ırk standardına dayalı köpek üretiminin görüntü bazlı sosyal medya şirinlikleri yaratma amaçlı yapıldığını sanıyor. Bet sesli bir şarkıcı nasıl müziğin gerçeğini değiştiremezse mental ve duygusal sağlıklarına önem verilerek yapılan köpek yetiştiriciliği de insan yaşamına son 15000 yıldır olduğu gibi değer katmaya devam eder. Tüm yapılması gereken üretilen köpeklerin kontrollü, takip edilebilir ve denetlenebilir bir üretim programının meyvesi olacak şekilde kanuni düzenlemeler yapılması.

GE: Sana katılıyorum ilker. Bununla birlikte sokak köpeklerini morfolojik olarak incelediğimizde ağırlıklı çoban ve av köpeği melezleri olduklarını görüyoruz. Yani popülasyon kontrolüne kırsaldan başlarken, şehirlerde de saf ırk yetiştiricilik kurallarının uluslararası kurumların yani FCI ve ülkemizdeki temsilcisi KIF prensipleri ile yapılması soruna hızlı çözüm üretecektir.

İlkercim çok değerli bilgiler bunlar. Sorun ile ilgili farklı sesleri,  farklı önerileri en önemlisi bilimsel yaklaşımları ele almaya devam edeceğiz. Eklemek istediğin bir şey var mı ? 

İÜ: Son olarak köpeklerin hepsini kısırlaştırıldığı, safkan köpek yetiştirme programlarının durdurulduğu bir dünyaya bir gün uyandığımızda barınaklardaki köpeklerin de bir gün tükeneceğini tahmin edersiniz. O zaman köpeksiz ne yapacağız? İddia edildiği gibi kişisel kaprislerimiz için beslenmedikleri zaman. Dostumuz, iş arkadaşımız, kurtarıcımız, refakatçımız olmadıkları zaman..

GE: Çok teşekkür ederim ilşkercim görüşmek üzere

The post KİNOLOJİ AÇISINDAN SOKAK KÖPEKLERİ first appeared on Göktan Eker.

]]>
Köpek Eğitmenliği Sertifika Programı http://www.goktaneker.com/2022/05/19/kopek-egitmenligi-sertifika-programi-2/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=kopek-egitmenligi-sertifika-programi-2 http://www.goktaneker.com/2022/05/19/kopek-egitmenligi-sertifika-programi-2/#comments Thu, 19 May 2022 14:36:37 +0000 http://www.goktaneker.com/?p=1377 Köpek Bilimi ( Kinoloji ) Sertifika Programları Türkiye’de sadece K9 GÜVENLİK Bünyesinde ! Tüm Dünya’da saygın bir meslek olan Köpek Eğitmenliği, Türkiye’de Bahçeşehir Üniversitesi ile birlikte akademik bir platforma taşındı.[...]

The post Köpek Eğitmenliği Sertifika Programı first appeared on Göktan Eker.

]]>

Köpek Bilimi ( Kinoloji ) Sertifika Programları Türkiye’de sadece K9 GÜVENLİK Bünyesinde !

Tüm Dünya’da saygın bir meslek olan Köpek Eğitmenliği, Türkiye’de Bahçeşehir Üniversitesi ile birlikte akademik bir platforma taşındı. 7. Dönem Köpek Eğitmenliği Kurs Kayıtlarımız tamamlandı

Giderek gelişen pet sektörü başta olmak üzere, Spor  iş köpekleri eğitimi konusunda ülkemizde yetişmiş eğitmen açığı bulunmaktadır. Sektörün Yetişmiş insan kaynakları açığını kapatmak için  açılan Köpek İtaat Eğitmenliği Sertifika Programımız Teorik ve uygulamalı eğitimler içermektedir .

Bir ressam , bir müzisyen , bir heykeltraş nasıl ki sadece online ve teorik eğitimlerle yetiimezse , Son dönemde giderek artan ONLINE Köpek Eğitmenliği Kurslarının Köpek Eğitmenliği Mesleğini yapmak isteyenler için yetersiz olacağını söylemek sanırım yanlış olmaz.

Patili dostlarımızı çok seven ve köpek eğitmeni olmak isteyen, iş spor veya aile köpekleri eğitimi konusunda akademik eğitim alarak, tüm Dünya’da geçerli bir meslek sahibi olmak isteyenler bu temel programa başvuru yapabilir.

Köpek Eğitmenliği Kursu ile adım atacağınız kinoloji dünyasında geçerli bir sertifikanız olmasını istemez misiniz ?

Kimler katılabilir?

*Köpek Eğitmeni olarak Dünya’da saygın bir mesleğe ilk adımını atmak isteyenler,

*Pet sektöründe çalışan ve mesleğini akademik sertifika ile perçinlemek isteyenler bu programa başvurabilir.

Katılım sonunda yapılacak bir teorik iki uygulamalı toplam üç  aşamalı sınavda başarılı olan katılımcılara sertifika verilecektir.

EĞİTİM PROGRAMI
Eğitim Programı Başlığı KÖPEK İTAAT EĞİTMENLİĞİ KURSU
Eğitim Programı Kısa Açıklaması Ev ve Aile Köpeklerinin eğitimlerini yapabilecek bilgi ve beceriye sahip insan kaynakları eğitiminin sağlanması
Eğitimi Öneren Kurum/Kuruluş/Kişi K9 Güvenlik
Program Yürütücüsü (1) Göktan EKER
Eğitimcilerin Bilgileri (2) Ünvanı Adı-Soyadı Uzmanlık Alanı
Göktan Eker Askeri ve Polis Köpekleri Eğitmeni
Arzu Önşen Uzman Psikolog/Davranış Bilimci
Oktay Gülsaçan Köpek Eğitmeni
Nil Gülsaçan Veteriner Hekim
Çağla Çankırılı Köpek Eğitmeni
  Aylin EKE Uzman Psikolog
  Marziye İLHAN İletişim Uzmanı
Eğitim Programının Amacı Günümüz modern toplumlarında evcil hayvan ile birlikte yaşama tercihi giderek artmış özellikle pandemi süreci ile beraber bu talep katlanarak çoğalmıştır. Dolayısıyla bu eğitim programı ile ev ve aile köpekleri sahiplenilmesi sürecinde aile bireylerinin psikolojilerinin ve köpeğin psikolojisinin gözetilmesi, köpeğe sağlıklı bir ortamın sağlanması , sağlıklı yaşam koşullarının oluşturulması süreçlerinin koordine edecek , iletişim sürecini yönetecek profesyoneller yetiştirmek amaçlanmaktadır.

.

Öğrenim Hedef(ler)i Kursiyerler, kurs süresince alacaklarıt eorik dersler ile köpeklerin etolojisi, psikolojisi beslenmesi ve sağlığı ile ilgili bilgi edinecekler, uygulamalı derslerle hiç eğitim almamış bir köpeği önce sosyal köpek sınavına girecek şekilde daha sonra da itaat ve refakat sınavına girecek şekilde eğiterek , kurs süresince ve sonunda yapılacvak bir teorik iki uygulamalı sınavdan başarılı olmaları durunda sertifika almaya hak kazanacaklardır.

1-) Aile bireylerinin psikoljisi bilgisini öğrenir

2-) Köpek Psikoljisi bilgisini öğrenir

3-) Aile bireyi köpek iletişimin yönetimini öğrenir.

4-) Köpek-İnsan beden dili benzerlikler ve farklılıklarını öğrenir

5-) Köpeğin beslenme sürecini öğrenir

6-) Köpek Temel sağlık Uygulamalarını öğrenir

7-) Köpeğin evde yaşam koşullarını öğrenir

😎 Aile ve köpek iletişiminin inşa edilmesini öğrenir

9-) Köpeğin öğrenme metodolojisini öğrenir

Katılım Ön Koşulu
(var ise)
16 yaş üstü
Eğitim Programının İçeriği (3) 1) GİRİŞ TANIŞMA, İŞ GÜVENLİĞİ, İŞ SAĞLIĞI VE HİJYEN

2) Köpeğin Evcilleşme Süreci Köpek Irklarının Varoluş Sebepleri ve Irksal Karakterler Yaygın Köpek ırkları hakkında Genel Bilgi

3) Yavru Köpekte Mizaç Testi

4) Köpek Eğitimi Ne Zaman Başlar?

5) Yavru Köpeğin Evde İlk Günleri

6) Sosyalizasyon

7) Köpeğin Beslenmesi

8) Köpek Anatomisine Giriş

9) Köpeğin Sağlığı

10) Köpek Fizyolojisine Giriş

11) Temel Endokrinoloji

12) Köpek Etolojisine Giriş

13) Köpek Psikolojisine Giriş

14) Köpeklerde Öğrenme

15-) Köpekle Yaşam

16-) Eğitim Ekipmanları

17-) Köpekle Doğru Oyun Oynama

18-) Köpek İtaat Eğitimi

19-) Köpekli Aktiviteler ve Sınavlar

20-) Dünyada ve Türkiye’de Kinolojik yapılar

21-) Antropomorfizm

22-) İlgi Süresi ve Şekli

23-) Bireysellik: Bağlı Olmak – Bağımlı Olmak                 

24-) Köpeklerde Yaygın Davranış Şikayetleri

25-) Hukuki Sorumluluklar

26-) Satış Pazarlama

27-) Müşteri Yönetimi          

28-) Halkla İlişkiler ve Reklam            

29-) Sosyal Medya Kullanımı               

30-) UYGULAMALI İTAAT EĞİTİMİNE GİRİŞ

31-)SOSYAL KÖPEK EĞİTİMİ VE SINAV PARKURU

31-) İTAAT VE REFAKAT KÖPEĞİ EĞİTİMİ VE SINAV PARKURU

 

ilave olarak kinoloji konusunda uzman misafir öğretmenler

70 SAAT TEROİK

120 SAAT UYGULAMA

Önerilen Katılımcı Sayısı (4) En az __4____ kişi En çok __12____ kişi
Eğitim Yöntemi (yüzyüze, uygulamalı vb) Eğitim teorik ve iki aşamalı uygulamalı eğitim içermektedir.
Eğitim Programının Süresi Yüz yüze veya online veya   uzaktan eğitim

Toplam 70 saat

Uygulamalı Eğitim   Toplam

Toplam 120 saat

( Köpeğin öğrenme hızına göre değişiklik gösterebilir )

Eğitim Mekanı Özellikleri (6) Uygulamalı eğitimler 12 dönüm Köpek Eğitim Merkezinde, online eğitim zoom üzerinden yapılacaktır
Online Eğitim ise Kullanılan Program Zoom üzerinden online canlı eğitimler ve kayıt altına alınmış derslerin uzaktan eğitimle öğrencilere verilmesi
Eğitim Programının Öngörülen Başlatılma Tarihi (Ay ve yıl olarak) (7) 2022 Şubat
Eğitimin Yapılacağı Yer (8) K9 Güvenlik Eğitim tesisleri Reşadiye caddesi baraj mevkii Beykoz / İstanbul
Ek Hizmet İhtiyacı (9)
Eğitim Öncesi Katılımcıların Yapacağı Çalışma (var ise)
Eğitim sırasında ve sonrasında katılımcılara dağıtılacak doküman var mı? Evet __X____                            Hayır______

Teorik Derslerin Sunumları Kitapçık Şeklinde Öğrencilere Dağıtılmaktadır

Eğitim Programı Sonunda Verilecek Belge Türü (10) Üniversite Onaylı Sertifika verilecektir
Ölçme Değerlendirme Yöntem(ler)i
(var ise)
Teorik eğitimler , çoktan seçmeli sınav şeklinde,

Uygulamalı eğitimler Köpek Eğitmenleri derneğince organize edilecektir

Eğitim Öncesi Katılımcılara Önerilen Kaynaklar (var ise)
Pozitif Ayrım Planı Kadın katılımcılara, Öğrencilere  %10 , altmış Yaş üzeri katılımcılara ,16-17 yaş katılımcılara , barınak veya sokaktan sahiplenmiş köpekle katılacaklara ( köpekler uzmanlarca eğitim yeterlilik testine tabi tutulduktan sonra %15 indirim uygulanır

The post Köpek Eğitmenliği Sertifika Programı first appeared on Göktan Eker.

]]>
http://www.goktaneker.com/2022/05/19/kopek-egitmenligi-sertifika-programi-2/feed/ 5
BEN BİR EN GENERALLİ BAŞ MÜDÜR CEOSU KÖPEK DAVRANIŞ UZMAN ASTRONOTU KÖPEK PSİKOLOĞU EĞİTMEN EĞİTİCİSİYİM. http://www.goktaneker.com/2022/05/10/ben-bir-en-generalli-bas-mudur-ceosu-kopek-davranis-uzman-astronotu-kopek-psikologu-egitmen-egiticisiyim/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=ben-bir-en-generalli-bas-mudur-ceosu-kopek-davranis-uzman-astronotu-kopek-psikologu-egitmen-egiticisiyim Tue, 10 May 2022 12:26:51 +0000 http://www.goktaneker.com/?p=3580 Dünya Psikologlar gününe ithafen……………. Son dönemde köpek sahiplerinin kafasını oldukça karıştıran bir konuya açıklık getirmenin faydalı olacağını düşündüm. Zira danışmanlık hizmeti verdiğim köpek sahiplerinin bir çoğu köpeklerinde oluştuğunu düşündükleri sorunlarla[...]

The post BEN BİR EN GENERALLİ BAŞ MÜDÜR CEOSU KÖPEK DAVRANIŞ UZMAN ASTRONOTU KÖPEK PSİKOLOĞU EĞİTMEN EĞİTİCİSİYİM. first appeared on Göktan Eker.

]]>

Dünya Psikologlar gününe ithafen…………….

Son dönemde köpek sahiplerinin kafasını oldukça karıştıran bir konuya açıklık getirmenin faydalı olacağını düşündüm. Zira danışmanlık hizmeti verdiğim köpek sahiplerinin bir çoğu köpeklerinde oluştuğunu düşündükleri sorunlarla ilgili veya köpeklerinin eğitim ihtiyacı kapsamında aldıkları hizmet sonucu ya çözüme ulaşamadıklarını ya da sorunun daha da içinden çıkılmaz hale geldiğini belirttiler.

Köpek Eğitmenleri Derneği Başkanlığı görevini yürütmemden dolayı da tabiri caiz ise bir çok köpek eğitim faciası şikayet olarak tarafımıza iletiliyor.

Köpek Sahipleri açısından konuya baktığımızda Kavramların birbirine çok karıştığını hatta art niyetli kişiler tarafından da özellikle karıştırıldığını söyleyebilirim. Bırakın davranış uzmanlığını , köpek eğitmeni olduğunu belirten  eden kişilerden  bile herşeyden önce bunu belgelendirilmesini istemek köpek sahiplerinin en doğal hakkıdır.

Köpek ile birlikte yaşama kültürünün oluşmasının temeli köpek sahiplerinin bilgilenmesi ve bilinçlenmesi prensibinden hareketle  KÖPEK DAVRANIŞÇISI, KÖPEK DAVRANIŞ UZMANI , KÖPEK PSİKOLOĞU, KÖPEK EĞİTMENLİĞİ, UZMAN KÖPEK EĞİTMENLİĞİ , EĞİTİCİ EĞİTMENİ  gibi bir çok titr hoyrat bir şekilde kullanılıyor , gelin bu kavramları beraber anlamaya çalışalım.

DAVRANIŞÇILIK NEDİR ?

Davranışsal psikoloji olarak da bilinen davranışçılık, tüm davranışların koşullanma yoluyla kazanıldığı ve koşullandırmanın çevre ile etkileşim yoluyla gerçekleştiği fikrine dayanan bir öğrenme teorisidir . Davranışçılar, eylemlerimizin çevresel uyaranlar tarafından şekillendirildiğine inanırlar.

Bu düşünce okuluna göre davranış, içsel zihinsel durumlardan bağımsız olarak sistematik ve gözlemlenebilir bir şekilde incelenebilir. Davranış teorisi ayrıca biliş , duygular ve ruh halinin çok fazla öznel olduğu için yalnızca gözlemlenebilir davranışların dikkate alınması gerektiğini söyler.

Katı davranışçılar, herhangi bir kişinin herhangi bir görevi – genetik arka planı, kişilik özellikleri ve içsel düşünceleri ne olursa olsun – fiziksel yeteneklerinin sınırları dahilinde yapmak için eğitilebileceğine inanırlar. Sadece doğru şartlandırmayı gerektirir. ( https://www.verywellmind.com/behavioral-psychology-4157183#:~:text=Behaviorism%2C%20also%20known%20as%20behavioral,are%20shaped%20by%20environmental%20stimuli. ) 

Davranışçılık veya behaviorizm, I. Dünya Savaşı sıralarında bir grup Amerikalı psikoloğun, yapısalcılığa ve işlevselciliğe karşı çıkmaları ve bilincin iç gözlem yöntemi ile incelenmesine kuşku ile bakmaları sonucu ortaya çıkan, bilinç hallerinin değil, davranışların, gözlenebilir durumların incelenmesi gerekliliğini savunan psikoloji kuramı akımıdır.

Davranışçıların önde gelen temsilcileri Watson ve Pavlov‘dur. Bunlar bilinç kavramını bir yana bırakıp davranışları incelemişlerdir. Davranışçılara uyaran (stimulus)-tepki (response) psikologları da denir. Davranışçılara göre objektif tekniklerle gözlenebilen sadece çevresel uyarıcılara, insanların bu uyaranlara karşılık gösterdikleri tepkilerdir. Davranışçılar, gözlem ve deney yöntemini kullanırlar. Davranışçılar, organizma ve çevre ilişkilerinin insan ve hayvanlarda birbirinin aynı olduğu kanısındadırlar. Bu nedenle hayvanlar üzerinde psikolojik araştırmalar yapmışlardır. Örneğin Pavlov koşullu öğrenme deneylerini köpekler üzerinde yapmıştır.

Davranışçı psikologlar,insan davranışlarının açıklanmasında çevre faktörüne çok fazla önem verdikleri ve diğer etmenleri görmezden geldikleri gerekçesiyle diğer ekollerin savunucuları tarafından ağır bir biçimde eleştirilmiştir.Bununla birlikte davranışçı akım,psikolojinin bir bilim niteliği kazanmasına önemli katkılar sağlamıştır. Zira Psikolojiye ölçme ,değerlendirme istatistik gibi pozitif bilimler bu akım ile kazandırılmıştır.

Sınıflandırma

  • Yöntemsel: Watson’un davranışçılığı; davranışın nesnel çalışmasıdır. Bilişsel süreçler, içsel durum dikkate alınmaz.
  • Radikal: Skinner’in davranışçılığı; Yöntemsel Davranışçılığın aksine, davranış ilkelerine, organizmanın içsel süreçlerini dahil edecek biçimde genişletir; mekanik ve indirgemeci değildir; kuramsal olaylar davranışların nedeni olarak düşünülmez; olaylar, en azından onların yaşandığı bireyde gözlemlenebilir olmalıdır. Willard Van Orman Quine radikal davranışçılığın birçok fikrini dil eğitiminde kullanır.
  • Teolojik: Skinner sonrası; Bilişsel süreçlerin aksine nesnel gözlemlere odaklanır.
  • Teorik: Skinner sonrası; Gözlemlenebilir içsel süreçleri kabul eder, dinamiktir.
  • Biyolojik: Skinner sonrası; Algısal ve motor davranış modüllerini, davranış sistemlerinin teorisini temele alır.
  • Psikolojik Davranışçılık: İnsanı merkeze alan ilk genel davranışçı kuram. “mola”, “sembolik pekiştirme” ve diğer analiz ve bulguları ortaya çıkardı. Bu kuram çocuk gelişiminin davranışsal incelemesinde, eğitimde, anormal ve klinik alanlarda kullanılır. PD, uygulamalı davranış analizi için yeni yollar sunar.

(https://tr.wikipedia.org/wiki/Davran%C4%B1%C5%9F%C3%A7%C4%B1l%C4%B1k

GE: Tam olarak Bu aşamada yani davranışçıların poizitif bilimlerden fazlası ile faydalanmaya başlaması ve Psikolojik davranışçılar ile özellikle çocuk gelişiminin davranışsal incelemesi ile köpeklerin de davranışlarının anlaşılmasında yeni çığırlar açıldığını düşünüyorum.

‘’Verywell’den Bir Söz

Davranışsal yaklaşım, bir zamanlar olduğu gibi baskın güç olmasa da, insan psikolojisi anlayışımız üzerinde hala büyük bir etkisi oldu . Tek başına koşullandırma süreci, insanların nasıl öğrendiğinden dilin nasıl geliştiğine kadar birçok farklı davranış türünü anlamak için kullanılmıştır.

Ancak davranışsal psikolojinin belki de en büyük katkıları pratik uygulamalarında yatmaktadır. Teknikleri, sorunlu davranışları değiştirmede ve daha olumlu, yardımcı tepkileri teşvik etmede güçlü bir rol oynayabilir. Psikolojinin dışında, ebeveynler, öğretmenler, hayvan yetiştiricileri ve diğerleri, yeni davranışları öğretmeye ve istenmeyenleri caydırmaya yardımcı olmak için temel davranış ilkelerini kullanır. ‘’

KÖPEK DAVRANIŞÇISI

Bir köpek davranışçısı, köpeklerin neyi ,neden yaptıklarını anlayan ve köpeğinize hayata farklı bir yaklaşım öğretmenize yardımcı olan kişidir.( https://www.ck9training.co.uk/blog/what-does-a-dog-behaviourist-do/

Yani Köpek Davranışçısının öncelikle Köpek Etolojisi konusunda temel bilgilere sahip olması gerekmektedir. Köpek ırklarını ve  ırkların kendine has davranışlarına hakim olması da doğal olarak gereklidir. Köpeklerin iç güdüleri , motive edilme yöntemleri , köpeğin içgüdüsel ve duygusal ihtiyaçlarını ayırtedebilen bir kişidir. Bu sebeple köpekleri mizaçlarına ve yeteneklerine göre değerlendirerek eğitim programının kişiselleşmesini sağlayabilirler.

Köpek davranışçıları genellikle, köpek davranışını daha derinden anlamak için çalışmalarını ve deneyimlerini genişleten nitelikli köpek eğitmenleridir diyebiliriz. Nitelikli bir köpek eğitmeni, köpeklerin nasıl öğrendiğini anlar ve sizin ve köpeğinizin görgü, güven ve genel itaati beslemenize yardımcı olacak her türlü denenmiş ve test edilmiş tekniğe sahiptir. Birçok köpek eğitmeni, koku çalışması, çeviklik, beceri eğitimleri veya flyball gibi eğlenceli aktivitelerde yardımcı olur.

Davranışçılar, köpek eğitimi bilgisini bir adım daha ileri götürür ve bunu, zorlu davranışları olan köpeklere daha iyi bir şeyler yapmanın yolunu bulmalarında yardımcı olmak için kullanır. Örneğin, diğer köpeklere hırlayan, havlayan  ve dişerini sıyıran bir köpeğe, diğer köpekleri görmezden gelmesi öğretilebilir. Sabır gerektirir ve ölçülü bir yaklaşım gerektirir, ancak her şey evcil hayvanınızın neden belirli bir şekilde davrandığını bulmakla başlar.

GE :Bir köpek eğitmeninin aynı zamanda davranışçı olması gerekliliğine inanan bir eğitmen olarak tüm köpeklere standart bir eğitim metodolojisi uygulamanın yanlış olduğunu söyleyebilirim. Köpek eğitmeni Köpeğin sahibinin beklentisi, köpeğin insanlarla , diğer hayvanlarla yaşadığı çevreye uyum sağlaması v, köpeğin içgüdüleri yetenekleri ve duygusal ihtiyaçları üçgeninde bir denge kurabilmelidir.

KÖPEK DAVRANIŞ UZMANI 

Köpek Davranış Uzmanlığı ancak lisans düzeyinde bir eğitim ile mümkün olabilir.

Köpek Davranış uzmanlığı konusunda batı ülkelerinde sadece Veteriner Hekimlerin ve Zootekni mezunlarının eğitim olanaklarına ulaşabildikleri  , bazı üniversitelerde psikolıji bölümü mezunlarının Köpek Davranış uzmanlığı konusunda çalışma yapabildiklerini görebiliyoruz. Ülkemizde de bu konuda uzun süredir çalışan veteriner hekimi davranış uzmanlarının varlığı da sektör adına sevindirici olmakla beraber , köpek eğitmenlerinin kendilerine Köpek davranış uzmanı gibi ünvanlar  vermelerinin olduka yanlış ve yanıltıcı olduğunu düşünüyorum. Bir köpek eğitmeni davranışçı olabilir ancak davranış uzmanlığı ünvanını alabilmek için gerekli lisans veya yüksek lisans eğitimini almadığı sürece kendine davranış uzmanı diyemez.

Nitelikli bir köpek davranış uzmanı, köpeğinizin kötü davranışları, yaramazlıkları ve aşağıdaki gibi istenmeyen faaliyetlerle başa çıkmanıza yardımcı olabilir. anlaşılacağı üzere Davranış Uzmanı köpeğe yeni komutlar öğretmekten ziyade, sahibi ile yaşadığı sosyal hayata uyum sorunu yaşaması durumunda devreye girer. Ancak davranış uzmanlarının köpeklerin hem normal davranışlarını çok iyi bilmesi , gelen şikayetlerde hangi davranışların bir davranış bozukluğu olduğunu ayırtedebilmesi aynı zmanda davranış sağaltımı veya rehabilitasyonu konusunda bilgi ve deneyim sahibi olması gereklidir.

Köpekte Bir davranış sorunu itaat eğitimi verilerek ortadan kaldırılmaz.

Köpekte gözlemlenen bir davranış sorunu sabahtan akşama oluşmadığı gibi akşamdan sabaha da düzeltilmez bir süreç gerektirir.

Köpeklerde davranış sorunlarına sebep olabilecek bir çok sebep veya karma sebepler olabilir, genetik , fizyolojik endokrinolojik sebepler dolayısı ile agresyon, korkaklık ve benzeri istenmeyen davranış sergileyen köpekler azımsanmayacak kadar çoktur.

Ancak bir davranışın , davranış bozukluğu olup olmadığına karar vermek ve sadece eğitimle bu sorunların ortadan kalkabileceğini iddia etmek en hafif tabiri ile cehalet olarak tanımlanmalıdır.

Davranışçı bir köpek eğitmeni öncelikle davranış sorunu olduğu düşünülen bir köpeği veteriner hekime yönlendirmek sorumluluğunu taşımalıdır. Ülkemizde Köpek davranışları konusunda çalışan çok değerli veteriner hekim arkadaşlarımızın olması dolayısı ile köpeğin kendi veterineri  bu konuda kendini yeterli hissetmese bile uzmanlarla irtibat kurarak köpek için gerekli sağlık taramalarını rahatlıkla yapabilir.

Tüm bu sebeplerle veteriner hekimler ve davranışçı köpek eğitmenlerinin birlikte çalışması son derece önemlidir. Öncelikle tıbbi bir sorunun bu davranış problemine neden olup olmadığı tespit edilmedilir. Veteriner hekim gerektiğinde ilaç kullanımı konusunda karar verici merci olarak , davranışçı köpek eğitmeninden uygulama ile ilgili destek isteyebilir. Zira istenmeyen davranışın yerine köpek için keyifli ve güvenli bir davranış inşa etme süreci bolca tekrar,  sabır,  kararlılık,  devamlılık ve tutarlılık prensipleri ile olabilir.

KÖPEK EĞİTMENİ

Yukarıda davranışçılık ve davranış uzmanlığı ile ilgili yaptığımız açıklamalar ışığında köpek eğitmenlerinin normal davranışlar sergileyen bir köpeğe, köpeğin yeteneği ve karakteri göz önünde bulundurarak  ulusal veya uluslararası standartlarda oluşturulmuş davranışlar kazandıran diğer bir deyişle köpeğin sahibi ile birlikte konforlu bir hayat yaşamasını sağlayan meslek dalı olarak adlandırabiliriz.

Örneğin köpeğin sizi çekiştirmeden yürümesini istiyorsanız, temel bazı komutları öğrenmesini bekliyorsanız, Tuvaletini doğru yere yapmasını istiyorsanız , Sosyal Köpek Sınavı, Toplumsal Hayata Uyum Sınavı, İtaat ve Refakat Sınavı gibi sınavlardan köpeğinizin geçip aldığı eğitimi belgelendirmesini istiyorsanız , köpekli sporlara merak sardıysanız ihtiyacınız olan bu konuda kendini kanıtlamış bir eğitmenden destek almaktır.

Ne yazık ki ülkemizde bir kişinin kendini köpek eğitmeni olarak ilan etmesi , sosyal medyada çarpıcı  video tasarımları ve güzel fotoğraflarla ilginizi çekmesi son derece olağandır.

Bu sebeple bir köpek eğitmeninden destek almayı düşünüyorsanız öncelikle daha önce eğittiği köpek sahiplerinden referans almayı ,müşterilerine ait  eğittiği köpekler ile girdiği sınav sonuçlarını görmeyi , HEPSİNDEN ÖNEMLİSİ KÖPEK EĞİTMENLİĞİ EĞİTİMİNİ BELGELEMESİNİ TALEP ETMEYİ ihmal etmeyiniz.

Özellikle pandemi ile birlikte mantar gibi artan ONLINE köpek eğitmenliği kurslarına da ayrı bir parantez açmak gerektiğine inanıyorum. Bir ressam , bir heykeltraş bir müzisyen ne kadar online eğitimle yetişirse , köpek eğitmeni de o kadar yetişir. Online eğitimler teorik bilgilerin aktarılması uygulamanın gösterilmesi için faydalı olabilmekle beraber bizim mesleğimiz UYGULAMA ve BOLCA tekrar içermektedir. Her eğitim programının sonucunda teorik ve uygulamalı sınav da verilen eğitimin ne kadar doğru alındığının bir göstergesidir.

Temel bir eğitmenlik eğitimi almamış , ikişer üçer günlük seminerler veya workshoplara katılmış kendini geliştirmeye çalışmış eğitmen arkadaşlarımız da yok değildir, bu durumda daha önce de bahsettiğimiz gibi emin olmamız gereken sektörel sınavlarda eğitmen arkadaşımızın ne kadar yer aldığının görülmesidir.

UZMAN KÖPEK EĞİTMENİ

Aslına bakarsanız ülkemizde sektörde uzun süre geçiren ben de dahil bir çok meslektaşımın kullandığı bir ünvan olarak karşımıza çıkan bir başlık. Ancak Köpek eğitimi konusunda ileri seviyedeki ülkelere baktığımızda devlet kurumları veya sivil toplum örgütlerince oluşturulmuş sisteme baktığımızda bir eğitmenin uzman olabilmesi için , öncelikle bir alanda uzun süredir faaliuyet gösteriyor olması , o alanda bir kaç köpekle ulusal ve uluslararası sınavları başarı ile tamamlamış olması gereklidir.

Köpek eğitmeni köpekleri eğitirken , uzman Köpek eğitmeninin hem köpekleri çok iyi eğitiyor olması hemde söz gelimi bir pet eğitmeni ise Formasyon sahibi de olması gerekmektedir. Zira Uzman köpek eğitmeni sadece köpeği eğitmekle kalmaz köpeğin nasıl doğru yönetileceği hususunda köpeğin aile bireylerini de eğitebilmesi gerekmektedir. Sahip eğitimi şunu şöyle yap bunu böyle yap talimatları ile verilen bir eğitim değildir.

Yetişkin eğitimi başta olmak üzere , pediatrik ( çocuk )  ve geriatrik ( yaşlı ) eğitimi konusunda eğitim almış olmalı, en azından bilgi ve deneyim sahibi olmalıdır. Zira köpek eğitmenleri köpekle birlikte yaşama kültürünü en önemli halkalarından biridir. Köpek sahiplerine doğru bilgi vermeli ( bilişsel) ,  Köpek sahiplerinde bir bilinç oluşturmalı – söz gelimi tasmasız köpeği sosyal ortamlara salmama gibi ( duyuşsal  ) , son raddede ise uygulamalı beceri ile köpek sahibinin köpeği kontrol etmesini  ( psikomotor  ) sağlayabilmelidir.

EĞİTMEN EĞİTİCİSİ 

Ülkemizde hemen hemen mesleğe her yeni başlayan köpek eğitmeni arkadaşlarımızın henüz bir uzmanlık alanına hazi olmadan veya bir yeterlilik kazanmadan kendilerine verdikleri diğer ünvanlardan biridir.

Eğitmen eğiticisi kesinlikle bir formasyon eğitimi almalı, eğitim ihtiyacı belirleme , eğitim programı oluşturma, öğretim hedefleri belirleme , ölçme değerlendirme gibi bir öğretmenin bilmesi gereken bir çok alanda kendini geliştirmiş , yetiştirmiş olması gerekmektedir. Uzman bir köpek eğitmeninin bu eğitimleri alması ile birlikte sektöre yeni eğitmenler kazandırması son derece doğal bir o kadar da gereklidir.

Köpek sahiplerini bilgilendirme ve köpek eğitmeni seçerken akıllarında tutmaları gerektiğine inandığım bu çalışmayı paylaşma nedenlerinden biri ülkemizde yasal veya yapısal bir düzenleme olmamasından dolayı konunun oldukça gri bir alanda kalması ve istismara açık olmasıdır.

Kaleme aldığım bu çalışmanın  hem köpek sahipleri için bir rehber hem de köpek eğitim sektöründe faaliyet gösteren meslektaşlarım için bir kariyer hedefi belirleme açısından faydalı olması dileğiyle ….

The post BEN BİR EN GENERALLİ BAŞ MÜDÜR CEOSU KÖPEK DAVRANIŞ UZMAN ASTRONOTU KÖPEK PSİKOLOĞU EĞİTMEN EĞİTİCİSİYİM. first appeared on Göktan Eker.

]]>
KOKU DUYUSUNUN DİĞER DUYULARDAN FARKI VE FARKLILIĞIN EVRİMSEL PERSPEKTİFLE DEĞERLENDİRİLMESİ http://www.goktaneker.com/2022/04/30/koku-duyusunun-diger-duyulardan-farki-ve-farkliligin-evrimsel-perspektifle-degerlendirilmesi/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=koku-duyusunun-diger-duyulardan-farki-ve-farkliligin-evrimsel-perspektifle-degerlendirilmesi Sat, 30 Apr 2022 14:30:24 +0000 http://www.goktaneker.com/?p=3578 GE: Okuyucularımın bildiği gibi Köpeklerin Koku Becerileri ile ilgili yıllardır çalışmalar ve araştırmalar yapmaktayım. Köpeklerin bu mucizelerini daha iyi anlamak için sürekli insan ile karşılaştırmalar yapmakta , onları daha iyi[...]

The post KOKU DUYUSUNUN DİĞER DUYULARDAN FARKI VE FARKLILIĞIN EVRİMSEL PERSPEKTİFLE DEĞERLENDİRİLMESİ first appeared on Göktan Eker.

]]>
GE: Okuyucularımın bildiği gibi Köpeklerin Koku Becerileri ile ilgili yıllardır çalışmalar ve araştırmalar yapmaktayım. Köpeklerin bu mucizelerini daha iyi anlamak için sürekli insan ile karşılaştırmalar yapmakta , onları daha iyi anlamak için köpek -insan farklılıklarını ve benzerliklerini araştırmanın ve öğrenmenin gerek detektör köpekler eğiten biri olarak gerek ise köpeklere saygı duyulmasını sağlamak açısından önemsiyorum. Aşağıdaki okuyacağınız çalışma bu anlamda çalışmalarımda oldukça katkısı olan bir çalışma. Bununla birlikte makaleyi ilk okuduğum 2018 yılından beri referans verilen kaynaklara da ulaşmaya ve gerek köpeklerin gerekse insanların koklama becerisini tam olarak anlamaya çalıştım. İyi okumalar


Reyhan ÜNVER FİDAN
Gönderim Tarihi: Şubat 2018
Kabul Tarihi: Haziran 2018
ÖZET
Düşük enerjiyle verimli bilgi edinme işlemi bilginin bilinç gerektirmeyen kanallardan elde edilmesine işaret etmektedir. Bilinç bilgi işlemede hem verimlilik elde etme hem de problem çözme becerisi için her zaman üstün bir araç değildir. Verimli bilgi edinme işlemi bilginin bilinç gerektirmeden hızla anlam bulmasını kolaylaştırmaktadır. Özellikle hayatta kalmaya yardımcı olacak kritik bilgileri seçerek belleğe daha güçlü şekilde kaydetmekte ve organizma hayati önem taşıyan bilgiye hızla cevap verebilmektedir.

Diğer duyularla karşılaştırıldığında koku sistemi üst bilişle doğrudan bağlantıları sayesinde çevre hakkında bilgi toplamak için daha
ekonomik bir olanak sunmaktadır. Bu bağlamda koku alma sürecine aracılık eden nöral yollar ve mekanizmalar diğer duyu sistemlerinin anatomik organizasyonundan oldukça farklılık göstermektedir. Yapılan araştırmalar koku, duygu ve hafıza arasındaki bağlantıyı ortaya koyan davranışsal bulgular ile koku duyusunu diğer duyulardan ayrıştıran sinirsel bağlantılarını gösteren nöro-görüntülerin örtüştüğünü
göstermektedir. Bu çalışma koku duyusunun özelleşmiş anatomik yapısı ile insan davranışları üzerindeki etkisini ve işlevini evrimsel perspektifle değerlendirmek amacıyla hazırlanmıştır.


Araş. Gör., Hitit Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü,
reyhanunverfidan@hitit.edu.tr
Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi
Uludağ University Faculty of Arts and Sciences Journal of Social Sciences
Cilt: 19 Sayı: 35 / Volume: 19 Issue: 35
744
Differentiation of Sense of Smell and Assessment of Diversity in
Evolutionary Perspectives


Giriş
Zihnin, duyular olmadan fiziksel dünyaya yönelik bilgi üretmesi
mümkün değildir. Dünyayı anlamak ve çevreyi yapılandırmak üzere bir nesnenin “ne” ve “nerede” olduğu bilgisine ulaşmak duyuların muazzam sayıda bilgiden bir kısmını seçmesi ve kodlanması ile mümkündür (Solso vd.2007: 53).

Beyin çevreden gelen ve birbiriyle yarışan verilerden en doğru sonucu elde etmek için bu duyusal kayıtları kullanmaktadır. Duyusal girdiler kortekse görme, işitme, dokunma, tat alma ve koklama olmak üzere beş temel
sistem
ile belirli bir temsil oluşturmak üzere ulaşmaktadır.

Bu sistemler fiziksel dünyanın algısında vazgeçilmez ve ayrı ayrı öneme sahip olup her yeni uyarıcı yeni semboller oluşturarak organizmanın dış dünyaya yönelik veriler elde etmesini sağlamaktadır (Craik 1947: 57).

Girdiler analiz edilerek kodlanmakta, geçmiş yargı ve öğretilerden beslenmekte sonuç olarak dış dünya ile ilgili yorumlar dizini ortaya çıkmaktadır. Bu süreç oldukça karmaşıkbir dizi işlem gerektirmektedir (Smith vd. 2017: 192).


Duyular olaylara, kişilere, nesnelere ve dış dünyaya yönelik algı ve
tutum geliştirmede ekonomik (Boring 1946: 103) bir araçtır. İnsanın çevreyle uyumunu kolaylaştırmakta ve hayatta kalmasını sağlamaktadır. Özellikle hayatta kalmaya yardımcı olacak kritik bilgileri seçerek belleğe daha güçlü şekilde kaydettiği (Nairne vd. 2007: 263) için hayati önem taşıyan bilgiye organizma hızla cevap verme olanağına sahiptir. Atalarımız duyuların belleği sayesinde hayatta kalma mücadelesinde karşılaştıkları problemleri aşabilmişlerdir (Pinker 1997: 548).


Dış dünyanın çetrefilli bilgi akışına duyular eşit miktarda yanıt
vermezler. Fiziksel dünyanın değişen yapısına uygun ve organizmanın değişen ihtiyaçlarını gözetecek biçimde bazı sistemlerin öne çıktığı görülmektedir. Bu bağlamda koku duyusunun hayatta kalma şansını artırmak üzere evrimleştiği ve günümüze dek büyük oranda gelişmiş yapısını koruduğuna yönelik önemli işaretlerle karşılaşmaktayız. Bu çalışmanın hedefi bilgi edinme süreçlerinde duyuların ve koku duyusunun işlevi ile diğer duyulardan ayıran özelleşmiş anatomik yapısını incelemektir.

BİLGİ EDİNME İŞLEMLERİ


2.1.Duyum
Duyu organlarının faaliyetiyle ilişkili sınırlı yapılardır. Dış dünyadaki
enerjinin algılayanla ilk buluşması duyum olarak adlandırılmaktadır. Bir diğer deyişle duyum dış dünyadan duyu organlarına ulaşan fiziksel enerjinin sinirsel enerjiye dönüştürülmesi sürecidir. Uyaranların yetersiz olması veya çok fazla olması duyumdan algıya giden süreçte iki temel sorundur (Avant vd. 1990:35).


2.1.1. Algı
Duyuma oranla daha yüksek düzeyde bir bilişi ve daha karmaşık bir
süreci kapsayan algı, duyusal girdilerin yorumlanma faaliyetine karşılık
gelmektedir. Dolayısıyla duyular ile algı etkileşim ve aktarım ilişkisi içindedir(Avant vd. 1990: 47).

İnsanın öznel tasarımları, uyaranları gruplama ve bütünleme eğilimi, geçmiş yaşantılardan elde edilen izlenimler, travma, depresyon gibi ruh sağlığı patolojilerinin varlığı algıyı şekillendirmektedir.


Algı geçmiş deneyimlerden, inançlardan, kültürel kodlardan, öğrenilen
bilgilerden, kurulan hipotezlerden, ön kabullerden, beynin başlangıçtaki
yapılanma tarzından büyük ölçüde etkilenmektedir. Yeni gelen duyusal veriler ve uyarıcılar ile algılama süreci yeniden yapılandırılmaktadır. Aynı zamanda algı öncelik/sonralık etkisi, koku gibi anlık faktörlerden de etkilenmektedir(Smith vd. 2017: 51).

Duyu organlarından gelen bilgiler net ve sade olmasına karşın algılama birçok faktörü içinde barındırdığı için oldukça öznel ve değişken yapıya sahiptir. Farklı süzgeçlerden gelen algılama şekilleri kişilerin
aynı konu üzerindeki düşünce çeşitliliğinin temelini oluşturmaktadır.


2.1.2. Dikkat
Genel bir tanım olarak dikkat zihinsel çabanın duyusal verilere veya
zihinsel olaylara yoğunlaştırılmasıdır. Duyusal olaylara yönelme,
odaklanılacak uyaran belirleme ve gerekli durumda dikkati sürdürme olarak dikkatin üç bileşeni vardır (Posner vd. 1971: 397). Bilişsel bir yaklaşımla bakıldığında algısal bilgilerin seçilerek dikkat edilmesi veya yok sayılması rastgele olmamaktadır. Dikkat algılanan uyarıcıya ve algılayana bağlı olarak yönlendirilmektedir. Büyüklük, renk, parlaklık, koku dikkati etkileyen dışsal faktörlerden bazılarıdır. Dikkat aynı zamanda ön kabullerden, kültürel kodlardan, deneyimlerden doğrudan etkilenmektedir. Evrimsel açıdan değerlendirildiğinde organizma için hayati önem taşıyan bilgilere organizmanın hızla ulaşabilmesi ve tepki verebilmesi dikkat sayesindemümkün olmaktadır (Simith vd. 2017: 107).


2.1.3. Otomatik İşleme
Bilinç eylemleri denetlemektedir. Ancak bazı davranışlar çok fazla
tekrarlandığında öğrenilen bilgi alışkanlıklara ve otomatik davranışlara
dönüşebilmektedir. Kitap okurken harfleri düşünmemek, dili doğru
kullanmak, sosyal yargılarda bulunmak gibi birçok karmaşık sistem otomatik olarak gerçekleşmektedir. Otomatik işlemler çok az bilinç kullanmaktadır.


Böylece birkaç işi aynı anda yapabilmek mümkün olmaktadır. Bir iş bilinç
gerektirmediği oranda ikinci işi aynı anda yapmak mümkün olmaktadır
(Simith vd. 2017: 152).
Ağır basan otomatik işlem diğer işlemin önüne geçmektedir. Örneğin:
Stroop testinde, “KIRMIZI” “SARI” gibi sözcükler geçen ve deneklerden
sözcüklerin rengini söylemesini isteyen testte, rengi söylemek yerine
deneklerin otomatik olarak okumaya eğilimli oldukları görülmüştür (Posner vd. 2004: 207).

Görsel ve işitsel mekanizmaların dışında koku duyusunun otomatik işlemlerde oldukça etkin olduğuna yönelik kanıtlar mevcuttur.
Kokulandırılmış ortamda görülen davranış değişikliklerinin büyük bir kısmı otomatik olarak gerçekleşmektedir. Otomatik işlemler bilinç hâlinde
gerçekleşiyor gibi görünen düşünme, karar verme, yargıda bulunma, zevkler gibi karmaşık bilişsel faaliyetler hakkında bizi şüphe etmeye götürmektedir.


2.1.4. Yanılsamalar
Duyu sisteminin aldığı verilerle zihnin çıktıları birbirinden farklı
olabilmektedir. Yanılsamalar görme, işitme, koku, tat olmak üzere beş duyu sistemine bağlı olarak gelişmektedir. Yanılsamalar parasteziler, duyu
bozuklukları veya ruhsal bozuklukların belirtisi olarak meydana gelebileceği gibi sağlıklı insanlarda da görülebilmektedir.
Sağlıklı bireyler için ele alındığında algılama öznel ve oldukça aktif
bir fenomendir. Algı sürecine kişisel tasarımlar, geçmiş kabuller, yaş faktörü, toplumsal yapı ve kültürel faktörlerle birlikte gelen duyuları seçme, dikkat odağını belirleme, bazılarını ihmal edip bazılarını öne çıkarma ile yanılsamalar meydana gelmektedir (Zellner vd. 1990: 392). Duyu sisteminin yapısı gereği söz konusu bu etkilerden bağımsız olarak bir uyaranı algılamak mümkün değildir. Dolayısıyla duyu sistemine ulaşan verilere yönelik zihnin yaptığı çıkarımlar yanılsama içerebilmektedir.


2.1.5. Bellek
Bellek duyu organları vasıtasıyla çevreden toplanan verilerin,
düşüncelerin, algıların ve deneyimlerin yeniden kullanılmak üzere depolandığı en temel sistemlerden biridir (Keleş vd. 2006: 75). Bellek insanın çevresiyle etkileşim içinde olmasını mümkün kılmaktadır. Problem çözme, karar verme, hayatta kalma gibi temel fonksiyonlarında önemli işlevlere sahiptir. Bellek, duyu sistemleri ve algı süreçleri ile etkileşerek üst biliş faaliyetler için veri tabanı sağlayan karmaşık bir sistemdir.
Bellek dağınık bir ağ sistemi tarafından kontrol edilmektedir.
Hatırlanması gereken materyaller uzun süreli bellek deposunda taranarak
gerekli bilgi bulunup hatırlanmaktadır. Ancak bellek basit bir hatırlama ve
pasif bir kodlama fonksiyonu olmadığı için yeni yaşam olayları, duygular, bilişsel süreçler, kişinin sahip olduğu zihinsel yapı gibi faktörler belleğe
depolanan bilgiyi doğrudan etkilemektedir (Keleş vd. 2006: 76).

Duyuların İşlevinin Evrimsel Perspektifle Açıklanması
Organizmanın bilgi edinmesi ve davranış göstermesinde evrimsel
süreç verimliliğini optimize etmeye dayanmaktadır. Verimli bilgi edinme
işlemi beynin kullanımının olabildiğince azaltılması ile mümkündür.
İnsanlarda tüm enerjinin yaklaşık %20’si beyin tarafından tüketilmektedir ki bu oran diğer canlı türlerine göre oldukça fazladır. Düşük enerjiyle verimli bilgi edinme işlemi bilginin bilinç gerektirmeyen kanallardan elde edilmesine işaret etmektedir. Bilinçli organizma bu yeteneğe sahip olmayan
organizmaların çözemediği problemlerin üstesinden her zaman
gelememektedir. Dolayısıyla bilinç bilgi işlemede hem verimlilik hem de
problem çözme becerisi yönünden her zaman üstün bir araç değildir.
Kişinin beş duyu sistemiyle edindiği kayıt duyusal kayıtın içeriğini
oluşturmaktadır (Soylu 2004: 56). İnsan beyni çevreden gelen belirsiz ve
birbiriyle yarışan verilerden en doğru sonucu elde etmek için bu duyusal
kayıtları kullanmaktadır. Depolanan mevcut bilgiler algıyı verimli, hatasız,
yaşanan durumla uyumlu olan en iyi çıkarımı sağlamak üzere kullanılmaktadır(Simith vd. 2017: 153).

Ancak insan zihni bilgisayarın çalışma sistemi gibi algoritmik çalışmadığı için kapasitesinde yer alan bütün ihtimal, bilgi ve değerleri işleyerek bir sonuca varmamaktadır. İnsan zihni basit yollar hızlı çözümler üreterek çalışmaktadır. Dolayısıyla organizmanın ihtiyaçlarına göre duyu sisteminde bazı yapılar öne çıkmaktadır.

OLFAKTÖR İŞLEMLERİN İŞLEVİNİN EVRİMSEL PERSPEKTİFLE AÇIKLANMASI


Beyin organizmanın karşılaştığı etkileşimleri yansıtacak şekilde bugünkü
şekline kavuşmuştur. Beynin kimyasal özellikleri organizmanın hayatta
kalması için gereken bilgileri almaya doğal olarak hazırdır. Dolayısıyla beyin, hayatta kalmak ve organizmanın türünün devamını sağlamak için gerekli ihtiyaçların bilgisini güncel tutmaktadır. Ayrıca gelecekteki koşulların net tahmin unsurları olan çevresel sinyallere karşı oldukça duyarlıdır.

Çevresel sinyaller bir organizmada gelişimsel değişikliklere sebep olduğunda bu değişiklikler yüksek üreme ve daha uzun süre hayatta kalma ile sonuçlanıyorsa bu yetenekler doğal seçme tarafından ayrıcalıklı hâle gelmektedir. Bir organizmanın çevresel koşullara uygun olarak gelişimini değiştirebilmesi yeteneği organizmanın kendi biçimini yaşadığı ortama uydurabilmesini sağlamaktadır. Dolayısıyla bazı sistemler canlılar için özelleşmiş üst yapılar olarak evrimleşmiştir.


Farklı çevresel işlemleri yerine getirmek için uyarlanmış farklı bellek
sistemlerine sahip olmanın evrimsel avantajlar (Sherry vd. 1987: 441)
sağladığı ve tüm insan öncesi memeli türlerinde olfaktör işlemenin biyolojik olarak önemli roller üstlenmek üzere evrimleştiği açıktır (Herz vd. 1996: 300). Ayrıca koku alma duyusunun evrimsel açıdan korunduğu insanın sahip olduğu en eski sistem olduğu düşünülmektedir (Eisthen 1997: 225).
Koku sisteminin biyolojik sadeliği ve üst bilişle kurduğu anatomik
bağlar sayesinde koku duyusu çevre hakkında bilgi toplamak için oldukça
hızlı bir araçtır. Koku sistemi feromonları türler arası iletişimi sağlayarak
hormonal değişiklikler, uygun eş seçme, saldırganlık gibi içgüdüsel
davranışları uyararak (Malnic vd. 2004: 2585) türlerin duruma, çevreye uygun karar vermesini ve davranış sergilemesini sağlamaktadır.


Pek çok çalışma kokulu ortamı kokusuz ortama tercih ettiğimizi ve
hoş kokulu bir yerde daha fazla zaman geçirmeye eğilimli olduğumuzu
göstermektedir (Teller vd. 2012: 18). Dolayısıyla koku deneyimi öncelikle
hedonik veya estetik, diğer bir deyişle beğenme-beğenmeme, olarak
deneyimlenmektedir (Livesey 1986: 14). Bu hedonik başlayan deneyim savaş-kaç seçeneklerinden birini seçmede oldukça hızlı bir yol göstericidir.


Kişinin sevmediği ona zarar verme ihtimali olan koku aldığında
uzaklaşma, sevdiği ve güven veren ihtiyacına ulaştıracak kokuya ise yaklaşma eğilimi göstermektedir. Bu durumda organizma bilinen ve hoş bir deneyimle kodlanmış koku algıladığında, bilinmeyen yani tehlike riski taşıyan koku algılandığından daha farklı reaksiyon geliştirmektedir.

Örneğin, amigdala bilinmeyen kokuya daha yüksek aktivasyon göstermektedir (Anderson vd.2003: 198). Bu durum bilinmeyen kokunun tehlikeli olma ihtimaline yönelik organizmanın tetikte olduğu şeklinde yorumlanmaktadır.

DUYULARI İŞLEME SÜRECİNİN ANATOMİK YAPISI


Beynin işlem yapması nöron demetlerinin aktivitesi ile gerçekleşmektedir. Nöronlar hücre gövdesi, dentrit ve akson kısımlarından oluşur. Nöronların iletişim kurması sinaps ve sinapslar arası boşluklar ile
gerçekleşmektedir. Dış dünyadan gelen bilgilerle dentritler sayesinde fiziksel bağlantı kurulmakta ve kortikal bağlantılar aracılığıyla hipokampus ve amigdalaya ve sinir sisteminin diğer yapılarına ulaşmaktadır. Bu şekilde
koklama, görme, tatma ve hissetme ile uyaranların anlamlandırılması, beyinde kodlanması, gruplanması, bilgilerin saklanması ve tepkinin oluşması mümkünhâle gelmektedir (Keleş vd. 2006: 75).

Nöroanatomi beyni dört temel bölüm olarak sınıflandırmaktadır. Her
ne kadar loblar birlikte çalışsa da bazı zihinsel süreçlerde belli bir bölge öne çıkmaktadır.

Görsel girdinin işlenmesinde oksipital alanlar öne çıkmaktadır.


Temporal lob kulaktan gelen bilgiyi işleyen ve görsel bilginin zihinde
tutulmasından sorumlu olan bölgedir. Koku alma soğanı da bu bölgede yeralmaktadır.

Parietal loblar bilinç, dikkat ve matematiksel düşünme ile ilgili işlevleri üstlenmektedir.

Frontal loblar planlama, davranış, karar verme, duyguların işlenmesi ve kişiliğe yön veren belleğin oluşması gibi mekanizmaları yürüten yüksek kortikal işlevlerin merkezidir (Keleş vd. 2006:73).


Talamus koku dışında diğer tüm duyu organlarından gelen verilerin
kontrol edildiği bilginin düzenlenmesi ve dikkatle ilgili bilişsel süreçleri
yöneten yapıdır. Bazal çekirdekler gündelik davranışların düzenlenmesinde görev almaktadır.

Limbik sistemin parçaları olan hipokampus ve amigdala
savaş ya da kaç davranışını yöneten yapılardır. Hipokampus alınan verilerin içerik analizi, geçmiş yaşantılarla karşılaştırma, bilginin depolanması sürecinin yürütüldüğü merkezdir.

Amigdala duyguları tanıma ve ifade etme ilE ilgili görev alan alandır. Amigdala duygusal yönü olan içeriğin hipokampus tarafından daha canlı şekilde depolanmasını sağlamaktadır (Keleş vd. 2006:72).

Koku ile kodlanmış belleğin daha canlı anılardan oluşması bu kortikal
bağlar sayesinde olduğu kabul edilmektedir.

OLFAKTÖR İŞLEMLERİN ANATOMİK YAPISI
Feromon adı verilen kimyasal sinyalleri algılayan periferal bir kemoreseptör organ olan vomeronasal organ tüm memelilerde, amfibilerin,
sürüngenlerin burun epitelinde varlığı kanıtlanmış ve türler içi davranışları düzenlemede rolü olduğu belirlenmiştir. Beynin subkortikal alanları insan ve diğer canlılarda fonksiyonel anlamda benzerlik göstermektedir. Bu alanlar tipik olarak organizmanın hayatta kalması için gerekli bilgiyi sağlayan yapılardır. Feromonlar aracılığıyla kurulan iletişimde bütün türler için koku alma duyusu oldukça önemlidir (Herz vd. 1996: 308).


Linda Buck ve Richard Axel yaptıkları çalışmada farelerin koku
reseptör proteinlerini kodlayan 1000 genden oluşan gen ailesini
keşfetmişlerdir. Koku alma duyarlılığı mevcut koku alma reseptörlerinden çok daha fazla sayıda koku molekülünün ayrımının yapılmasına imkân
vermektedir. Diğer bir örnek yılanlar çevrelerini koklamada dillerini
kullanmaktadırlar. Yılanların yavaş nefes alması hatta uzun süreler hava giriş çıkışının tamamen durması koku bilgisinin hızla alınıp işlenmesi için bu yapıyı özelleştirmiştir (Gould vd. 2001: 35).


İnsan günde ortalama 20.000 defa nefes almaktadır. Her nefes
alımında çok çeşitli koku kaynaklarından moleküller koku alma sistemine
ulaşmaktadır. Dolayısıyla nefes almak koklamak ile eş değerdir (Ozan 2016:32). Bu da kaçınılamaz bir uyarandan bahsettiğimiz anlamına gelmektedir.


Her duyu belirli sinir merkezleri tarafından desteklenmekte ve
yürütülmektedir. Bununla birlikte koku alma sürecine aracılık eden nöral
yollar ve mekanizmalar diğer duyu sistemlerinin nöroanatomik
organizasyonundan oldukça farklı olarak özelleşmiştir.


Koku inhalasyonla burun mukazasından kan dolaşımına
girebilmektedir. Böylece koku duyusu ile nörolojik ve sinirsel aktivasyon
gerçekleşmektedir (Jhonson 2011: 5470). Şakakların hemen yanında bulunan temporal lob koku duyusunun kaydedildiği merkezdir. Koku alma epitelinde burun mukusunda eriyen koku maddeleri ile teması sağlayan milyonlarca koku alma nöronu bulunmaktadır. Koku önce bu koku duyu nöronları tarafından saptanmaktadır. Ardından bu nöronlar beyindeki koku alma ampulüne sinyaller göndermektedir. Koku bilgileri talamusa uğramadan kokunun duygusal ve fizyolojik etkilerine aracılık eden limbik alanlara, feromonlara hormonal ve davranışsal tepkiler üretmek üzere iletilmektedir (Herz vd. 1996: 300).


Fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme ile koku sisteminde
amigdala, piriform, talamus ve hipokampüs alanlarının aktif olduğu
görülmüştür. Aynı zamanda koku algılama işlemleri piriform, entorinal ve
orbitofrontal kortekste aktivasyona neden olmaktadır (Poellinger 2001: 550).

Koku sisteminin ayırıcı yapısının bir sonucu olarak kokunun belleği (Moss vd.2008: 71), yaratıcılığı, ağrı algısını (Villemure vd. 2003: 103), güven
duygusunu (Roberts vd. 2009: 50), karar verme şekillerinİ etkileyen üst bilişsel fonksiyonlarla direkt bağlantı kurduğunu göstermektedir


Talamus beyne gelen çok sayıda uyaranı alarak korteksin ilgili alanına
iletmektedir. Diğer tüm duyu sistemlerinden gelen bilgi serebral kortekse yönlendirilmeden önce talamusta işlenirken koku duyusu doğrudan limbik sistemin amigdala-hipokampal kompleksinde işlenmektedir (Herz ve Engen 1996: 300). Diğer duyular ile koku duyusu arasındaki bu farklılık koku duyusunun bilinçli bir farkındalık olmaksızın organizmanın otomatik davranış şekilleri geliştirmesine sebep olmaktadır.

Duyguyu yöneten ve duygusal hafıza için kritik olan amigdaladan (Herz vd. 2004: 371) primer koku korteksini ayıran sadece iki sinaps vardır (Cahill vd. 1995: 295). Primer koku korteksini hipokampüsten ayıran ise yalnızca üç sinaps vardır ki bilgi seçimi ve iletimini, kısa ve uzun süreli hafıza işlemlerini ve çeşitli bildirimsel hafıza fonksiyonlarını yönetmekten sorumlu bölgeye anatomik olarak oldukça yakındır (Eichenbaum 1996: 200).


Bu dolaysız bağlantılar kokunun duygusal yoğunluk içeren bir
bağlamda deneyimlendiğinde koku ile olay arasındaki bağlantının daha güçlü olmasına ve koku yeniden deneyimlendiğinde yoğun duyguların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Diğer duyu sistemlerinden hiçbiri bu tür yoğun duygu ve hafıza nöral substratlarıyla doğrudan temas kurmamaktadır (Herz ve Engen 1996: 300).

Pek çok araştırmacı da primer koku korteksinin diğer duyulardan ayıran anatomik bağlantıların ortaya çıkardığı davranış ve duygulanım biçimi üzerine çalışmalar yapmıştır (Chu ve Downes 2000: 111).
Araştırmalar koku, duygu ve hafıza arasındaki bağlantıyı ortaya koyan
davranışsal bulgular ile olfaktor işlemlerin limbik sistem içinde amigdala ve hipokampus ile doğrudan sinirsel bağlantısını gösteren nöro-görüntülerin örtüştüğünü göstermektedir (Herz vd. 2004: 371).


SONUÇ
Gelişimsel değişikliklere sebep olan çevresel değişiklikler yüksek
üreme ve daha uzun süre hayatta kalma ile sonuçlandığında bu yetenekler
doğal seçme tarafından ayrıcalıklı hâle getirilmektedir. Yazıda
değerlendirildiği üzere koku duyusunun anatomik ve işlevsel yönden diğer
duyulardan farklılaşması hayatta kalmayı sağlayacak bilgilere hızlı ve
ekonomik tepki vermesini sağlayacak nitelikte olması ile açıklanmaktadır.

Bu makalede koku duyusunun insanın hayatta kalmasında aldığı rol ve özelleşmiş anatomik yapısı nöro-görüntüleme çalışmaları ışığında ele alınmıştır.Organizmanın hayatta kalması için gerekli bilgiyi sağlayacak şekilde özelleşen koku duyusunun işlevi ve anatomik yapısı değerlendirilmiştir.

Türler arası iletişimde koku alma duyusunun önemi ve koku
duyusunun daha az bilinç kullanarak insan davranışlarında çoğunlukla
farkında olunmadan sebep olduğu anlamlı değişiklikler değerlendirilmiştir.


Literatüre bakıldığında koku ve görsel bellek ilişkisi, koku ve sözel bellek,
koku hafızası, kişisel bağlam ve koku alma sürecinin nörolojik temeline
yönelik çalışmalar koku alma duyusu ile ilgili bildiklerimizi genişletmiştir.
Bütün araştırmalar koku alma duyusunun organizmanın hayatta kalması işlevinde önemli roller üstlenmek üzere evrimleştiğine işaret etmektedir.
Kaçınılmaz bir uyaran olan koku, organizmanın bilgi edinimi ve davranış
sergilemesinde oldukça hızlı bilgi akışı sağlayacak bir sistem kapasitesi içinde anlam bulmaktadır. Koku sisteminin hayatta kalma ve türün devamı için oldukça önemli olduğu görülmektedir.

Kaynaklar
Anderson, Adem vd. (2003). “Dissociated Neural Representations of Intensity
and Valence in Human Olfaction”. Nature Neuroscience, S. 6, s. 196-201.
Avant, L. L., ve Harry Nelson (1990). Algı Kuramları. Çev: Yurdal Topsever,
İzmir: Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları.
Bluck, Susan vd. (2005). “A Tale of Three Functions: The Self–reported Uses
of Autobiographical Memory”. Social Cognition, S. 23, s. 91-117.
Boring, Edwin Garrigues (1946). “The Perception of Objects”. American
Journal of Physics, S. 14, s. 99-107.
Cahill, Larry vd. (1995). “The Amygdala and Emotional Memory”. Nature, S.
377, s. 295.
Carmichael’s, Thomas vd. (1994). “Central Olfactory Connections in the
Macaque Monkey”. Journal of Comparative Neurology, S. 346, s. 403-434.
Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi
Uludağ University Faculty of Arts and Sciences Journal of Social Sciences
Cilt: 19 Sayı: 35 / Volume: 19 Issue: 35
754
Chu, Simon ve John Joseph Downes (2000). “Odour-evoked Autobiographical
Memories: Psychological Investigations of Proustian phenomena”. Chemical
Senses, S. 25, s. 111-116.
Craik, Kenneth (1947). “Theory Of The Human Operator In Control
Systems”. British Journal of Psychology, S. 38, s. 56-61.
Eichenbaum, Howard (2001). “The Hippocampus And Declarative Memory:
Cognitive Mechanisms And Neural Codes”. Behavioral Brain Research, S.
127, s. 199-207.
Eisthen, Heather (1997). “Evolution of Vertebrate Olfactory Systems”. Brain,
Behavior and Evolution, S. 50, s. 222-233.
Gould, James ve Carol Grant Gould (2001). Hayvan Zihni. Tübitak Popüler
Bilim Kitapları.
Herz, Rachel ve Trygg Engen (1996). “Odor Memory: Review and
Analysis”. Psychonomic Bulletin & Review, S. 3, s. 300-313.
Herz, Rachel vd. (2004). “Neuroimaging Evidence For The Emotional
Potency of Odor-evoked Memory”. Neuropsychologia, S. 42, s. 371-378.
Herz, Rachel ve Jonathen W. Schooler (2002). “A Naturalistic Study Of
Autobiographical Memories Evoked by Olfactory And Visual Cues: Testing
The Proustian Hypothesis”. American Journal of Psychology, S. 115, s. 21–
32.
Johnson, Andrew J. (2011). “Cognitive Facilitation Following Intentional
Odor Exposure”. Sensors, S. 11, s. 5469-5488.
Keleş, Esra ve Salih Çepni (2006). “Beyin ve Öğrenme”. Türk Fen Eğitimi
Dergisi, S. 3, s. 66-82.
Keller, Fred S. ve William N. Schoenfeld (2014). Principles of Psychology: A
Systematic Text In The Science Of Behaviour. Cambridge: BF Skinner
Foundation.
Livesey, Petter J. (1986). “Learning and Emotion: Evolutionary processes”.
Psychology Press, S. 1, s. 13-15.
Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi
Uludağ University Faculty of Arts and Sciences Journal of Social Sciences
Cilt: 19 Sayı: 35 / Volume: 19 Issue: 35
755
Malnic, Bettina vd. (2004). “The Human Olfactory Receptor Gene
Family”. Proceedings of the National Academy of Sciences of the United
States of America, S. 101, s. 2584-2589.
Moss, Mark vd. (2008). “Modulation Of Cognitive Performance And Mood
By Aromas Of Peppermint and Ylang-ylang”. Int. J. Neurosci., S. 118, s. 59-
77.
Nairne, James vd. (2007). “Adaptive Memory: Survival Processing Enhances
Retention”. Journal of Experimental Psychology: Learning, Memory, and
Cognition, S. 33, s. 263.
Ozan, Vedat (2016). Kokular Kitabı. İstanbul: Everest Yayınları.
Pinker, Steven (1997). “Words and Rules In The Human Brain”. Nature, S.
387, s. 547-548.
Poellinger, Alexander vd. (2001). “Activation And Habituation In Olfaction
An FMRI Study”. Neuroimage, S. 13, s. 547-560.
Posner, Michael ve Stephen Boies (1971). “Components of
Attention”. Psychological Review, S. 78, s. 391-408.
Posner, Michael vd. (2004). “Attention and Cognitive Control”. Cognitive
Psychology: Key Readings, Hove (England): Psychology Press.
Roberts, Craig vd. (2009). “Manipulation of Body Odour Alters Men‟s Selfconfidence And Judgements of Their Visual Attractiveness by Women”. Int. J.
Cosmet. Sci., S. 31, s. 47-54.
Sherry, David ve Daniel L. Schacter (1987). “The Evolution of Multiple
Memory Systems”. Psychological Review, S. 94, s. 439-454.
Smith, Edward ve Stephen Kosslyn (2017). Bilişsel Psikoloji. Çev: Muzaffer
Şahin vd, İstanbul: Nobel Akademik Yayıncılık.
Solso, Robert vd. (2007). Bilişsel Psikoloji. Çev: Ayşe Ayçiçeği, İstanbul:
Kitabevi Yayınları.
Soylu, Hüseyin (2004). Fen Öğretiminde Yeni Yaklaşımlar: Keşif Yoluyla
Öğrenme. Ankara: Nobel Yayıncılık.
Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi
Uludağ University Faculty of Arts and Sciences Journal of Social Sciences
Cilt: 19 Sayı: 35 / Volume: 19 Issue: 35
756
Teller, Christoph ve Charles Dennis (2012). “The Effect of Ambient Scent on
Consumers’ Perception, Emotions and Behaviour: A critical review”. Journal
of Marketing Management, S. 28, s. 14-36.
Villemure, Chantal vd. (2003). “Effects of Odours on Pain Perception:
Deciphering the Roles of Emotion and Attention”. Pain, S. 106, s. 101-108.
Zellner, Debra ve Mary A. Kautz (1990). “Color Affects Perceived Odor
Intensity”. Journal of Experimental Psychology, S. 12, s. 391-397.

The post KOKU DUYUSUNUN DİĞER DUYULARDAN FARKI VE FARKLILIĞIN EVRİMSEL PERSPEKTİFLE DEĞERLENDİRİLMESİ first appeared on Göktan Eker.

]]>
Köpeklerde Saldırganlık http://www.goktaneker.com/2022/04/29/kopeklerde-saldirganlik/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=kopeklerde-saldirganlik Fri, 29 Apr 2022 17:28:51 +0000 http://www.goktaneker.com/?p=3574 Ülkemizde ne yazık ki son dönemde artan veya diğer bir deyişle haberi arttırılan  köpek saldırıları ile ilgili konunun muhatabı olan olmayan bir çok kişi yazıyor ve konuşuyor. Bir taraf tüm[...]

The post Köpeklerde Saldırganlık first appeared on Göktan Eker.

]]>

Ülkemizde ne yazık ki son dönemde artan veya diğer bir deyişle haberi arttırılan  köpek saldırıları ile ilgili konunun muhatabı olan olmayan bir çok kişi yazıyor ve konuşuyor.

Bir taraf tüm köpekleri suçlu bulup hepsinin toplanmasını isterken diğer tarafta Köpeği değil insanları hatta ısırılan ve mağdur olan insanları suçluyor.

Peki nedir köpekteki saldırgalık ve nasıl ortaya çıkar , Bu yazımda Araştırmacılar 

Kenneth Martin ve Lynn Buzhardt  tarafından hazırlanmış makaleyi sizler için editledim, ve konunun netleşmesi için  için kişisel fikirlerimi ve açıklamalarımı ekledim.

Saldırganlık nedir?

Saldırganlık, başka bir bireye veya gruba yönelik herhangi bir tehdit veya zararlı davranış olarak tanımlanabilir. Çatışmanın daha da tırmanmasını önleme niyeti olarak, başka bir bireyi veya grubu yerinden etme yöntemi olarak veya başka bir bireye fiziksel veya duygusal zarar verme niyetiyle gösterilebilir.

Köpeklerde saldırganlık genellikle sert bir bakış, hırlama, havlama , ciğerden gelen derin ses atma, dişlerini çıkarıp şaklatma  ve/veya ısırma gibi beden dili veya tehdit gösterilerini içerir.

Saldırganlık köpeklerde normal bir iletişim şekli olabilir, ancak bir kişiye veya hayvana karşı saldırganlığın gösterilmesi genellikle istenmeyen veya sorunlu olarak kabul edilir.

Çoğu köpek saldırganlığı, beyinde etkisel  veya duygusal (korku ve/veya kaygı) motive edilir, ancak yırtıcı saldırganlık beynin iştah merkezi tarafından motive edilir. Yırtıcı saldırganlıkta, hayvan korkmaz veya endişe duymaz ve mesafeyi azaltmak ve avı yakalamak, öldürmek ve tüketmek amacıyla saldırganlık gösterilir.


Farklı saldırganlık türleri nelerdir?

Köpek saldırganlığının birçok farklı kategorisi veya türü vardır. Saldırganlık, köpeğin saldırgan davranış için motivasyonu, davranışın meydana geldiği bağlam veya saldırganlığın amaçlanan hedefi tarafından kategorize edilebilir. İşte bazı yaygın saldırganlık türlerine örnekler.

“Köpek saldırganlığının birçok farklı kategorisi veya türü vardır. Karma Saldırganlık nedenleri de olabilir”

Bölgesel Saldırganlık. Genellikle sahibinin evi veya mülkü olan köpeğin algıladığı bölgesine giren veya yaklaşan bir kişiye veya hayvana yönelik saldırganlık.

GE: Sokak hayvanlarının bireysel saldırılarında da bu davranışı görebiliriz. Özellikle gece saatlerinde köpekler bölgelerini korumak için daha saldırgan olabilmektedirler.

Sahiplenici Saldırganlık. Bazen kaynak koruma olarak da adlandırılan saldırganlık, bir kişi veya hayvanın, genellikle yiyecek veya oyuncak olan değerli kaynakları elinden alacağı tehdidini hissettiğinde bir kişiye veya hayvana yöneliktir.

GE: Yanlış yerlerde besleme yapılan sokak hayvanlarında da görülen bir saldırganlık türü olarak karşımıza çıkar , mamaların yol kenarlarına insanların her gün yürüdüğü güzergahların üzerine dökülmesi sonucu , mama artık yenmiş ve  orada olmasa bile kokusu kaldığından , bu durum kaynağın korunması davranışı tetikleyebilmektedir. Bununla birlikte sahibini eşi olarak algılayan köpeklerde de bu tip saldırganlık görülebilmektedir..

Özellikle köpeklerden korkan veya çekinen insanların maruz kaldığı saldırı olaylarındandır, sahiplenilen alan veya kaynaktan uzaklaşıldığında köpek saldırıyı bırakır.

Anne veya Koruyucu Saldırganlık. Tipik olarak yavrularını veya yavrularını koruyan bir dişi köpek tarafından bir kişiye veya hayvana yönelik saldırganlık.

Ağrıya Bağlı veya İrritabl Saldırganlık . Acı veya rahatsızlık ile motive olan bir kişiye veya hayvana yönelik saldırganlık.

GE: vücudunun bazı bölgelerine dokunulduğunda o an veya önceden yaşadığı ağrı/acı sebebi ile saldıran köpekleri bu grupta ele alabiliriz.

Yırtıcı Saldırganlık. Tipik olarak başka bir hayvana, ancak bazen bir kişiye yönelik, av olarak görülen türleri avlama, yakalama, öldürme ve tüketme arzusuyla motive edilen saldırganlık. Yırtıcı saldırganlık tipik olarak sessizdir veya seslendirme yoktur ve ısırık genellikle zarar verir veya engellenmez.

GE: gerek sahipli hayvanların gerek ise sokak köpeklerinin karıştığı ciddi yaralanmalı ve ölümlü saldırılar bu gruba girmektedir. Özellikle sürüleşmiş ve yarı vahşi haline gelmiş sokak köpeklerinin bu tip saldırıları çok daha ölümcül olabilmektedir. 

Hayal kırıklığı veya Yönlendirilmiş Saldırganlık. Saldırganlık veya duygusal uyarılmanın başka bir biçimine bağlı saldırganlık. Bir köpek saldırganlığının veya uyarılmasının hedefine ulaşamadığında ve hayal kırıklığından dolayı odağını başka bir nesneye, kişiye veya başka bir hayvana çevirdiğinde ortaya çıkar.

GE: Bir köpeğe saldırırken engel olmaya çalışan sahibini ısıran köpekler bu kategoride yer alır.

Sosyal Çatışma İlişkili Saldırganlık .  Tipik olarak, iç çatışma tarafından motive edilen ve sosyal etkileşimler bağlamında gösterilen tanıdık bir kişiye veya hayvana yönelik saldırganlık.

GE: Sürü üstünlüğü kurma davranışı da diyebiliriz. Bununla birlikte sürekli olarak fiziksel baskı ve negatif uyarılarla yani ceza ile eğitilen köpeklerin , bu uyarıları verenlerin güçsüz düştüğünü yani ceza veremeyecek fiziki kapasiteye indiklerini düşündüklerinde ortaya çıkan saldırganlık tipidir. Barınaklarda aşırı zayıf, güçten düşmüş köpeklerin ve yavruların uğradıkları  saldırganlık tipi , sanırım belediyeler ile hayvanseverleri en çok karşı karşıya getiren olaylar bu başlıkta ele alınabilir.

Cinsel Saldırganlık. Erkek köpekler bir dişi için rekabet ettiğinde veya bir dişi bir erkeğe erişmek için savaştığında, çiftleşme davranışıyla ilişkili başka bir erkek veya dişi köpeğe yönelik saldırganlık.

GE : Buna örnek vermeye gerek yok sanırım, 🙂 

Korku veya Kaygı ile İlgili Saldırganlık. Bir kişiye veya hayvana yönelik, korkmuş bir köpek tarafından motive edilen, yaklaşıldığında, köşeye sıkıştırıldığında veya tuzağa düşürüldüğünde veya hayvan belirsiz veya nahoş bir sonuç hakkında endişeli olduğunda ortaya çıkabilecek saldırganlık.

GE: Bu tip saldırganlığı şu şekilde de görebiliriz. Sahibinin yanında sahibinin özgüvensiz davranışları veya kontrolsüz tutumları ya da bozuk psikolojisi sebebi ile aşırı veya anlamsız saldırganlık gösteren köpeklerin başka birinin yanında hiç saldırganlık göstermemesi. Burada korku ve kaygı sahip kaynaklıdır.

Korku ve/veya kaygıya bağlı saldırganlığın belirtileri nelerdir?

Korku ya da kaygıya bağlı saldırganlık, köpeklerde belki de en yaygın saldırganlık biçimidir. Gerçekte, yırtıcı ve hastalıkla ilgili saldırganlık dışında, yukarıda listelenen saldırganlık türlerinin çoğu, muhtemelen bir korku veya endişe bileşenine sahiptir. Köpek savunmacı veya saldırgan vücut dili gösterebileceğinden, korku veya kaygıyla ilgili saldırganlık kafa karıştırıcı da olabilmektedir.

Korkuyla ilgili saldırganlığın erken belirtileri tipik olarak savunmacıdır, algılanan tehdit arasındaki mesafeyi artırmak veya ‘uzak dur’ ile iletişim kurmak için gösterilir, ancak saldırganlık öğrenme yoluyla daha saldırgan hale gelebilir. Algılanan tehdide olan mesafeyi kapatırken görüntülendiğinde saldırganlık kalıcı saldırgandır. Bununla birlikte, saldırgan veya savunmacı saldırganlık gösterileri farklı görünse de, korku ve uyaranı uzaklaştırmak hala davranışın birincil motivasyonudur.

Korku ve kaygıyla ilişkili saldırganlık genellikle veteriner hastanesinde veya sosyal yaklaşım durumlarında kendini gösterir. Saldırganlık gösteren köpekler, kaba veya kötü köpekler değildir. Algılanan veya beklenen bir tehdit veya hoş olmayan bir sonuç hakkında sadece korkuyorlar/çekiniyorlar  ve endişeliler/gerginler.

Köpeğim neden saldırganlık gösteriyor?

Köpekler, bir tehditle karşılaştıklarında savaşma ya da kaçınma / kaçma içgüdüsünü miras almış olabilirler. Köpeklerde saldırganlığın gösterilmesi genetik olabilir (köpeğin ebeveynlerinden kalıtsaldır) veya cinse özgü bir davranış olabilir. Bazı köpek ırkları, çiftlik hayvanlarını korumak veya bölgesel tehditlere karşı uyarmak için seçilmiş ve kullanılmıştır. Yırtıcı davranış sergilemek için farklı köpek ırkları seçilmiştir. Saldırganlığın gösterilmesi, önceki deneyimlerden öğrenilebilir, çünkü saldırganlık, hoş olmayan bir sonuçtan kaçınmada veya önlemede başarılı olmuş olabilir.

Saldırganlığın en yaygın kaynağı  korku veya kaygı güdüsüdür.

Köpeklerde bazı saldırganlık genellikle genç yaşta (yaşamın ilk 3 ila 4 ayı) ortaya çıkar, ancak diğer saldırganlık türlerinin ergenlik veya sosyal olgunluk döneminde ortaya çıkması daha olasıdır. Yavru köpeklerde saldırganlık çoğunlukla korku ya da kaygıyla ilişkilidir. Ergenlik döneminde veya sosyal olgunlukta ortaya çıkan saldırganlık cinsel, sosyal veya bölgesel tehditlerle (tesadüfen korku bileşeni olan) ilgili olabilir.

Saldırganlığın uyarıcı işaretleri nelerdir?

Saldırganlıkla başa çıkmanın anahtarı, bir ısırığın meydana gelebileceğini öngören uyarı işaretlerini tanımaktır.

Saldırganlık, genellikle, bazen sakinleştirici sinyaller olarak adlandırılan korku veya çatışma yatıştırıcı sinyallerden önce gelir. Bu sinyaller, sosyal çatışmayı dağıtmak için iletişim olarak sunulur. Saldırganlığın tırmanış sırasına göre gösterilebilecek beden dili şunlardır:

  • Tehditten gözlerini kısmak, başını veya vücudunu çevirerek göz temasından kaçınmak
  • Dudakların esnemesi veya yalanması
  • Kulakların başa sıkıca sabitlenmesi veya düzleştirilmesi
  • Çömelme, vücudu indirme veya kuyruğu vücudun altına sokma
  • Sertleşme veya donma
  • Hırlamak
  • Dişlerini çıkarıp sık sık birbirine vurmak
  • Isırmak

Köpeğimin saldırganlık göstermesi konusunda endişelenmeli miyim?

Evet! Köpeklerde agresif davranış, insanlar veya diğer hayvanlar için fiziksel yaralanma olasılığı olan bir tehlike oluşturur. Saldırganlık, kuduz gibi bulaşıcı hastalıklardan veya tipik olarak sinir sistemini etkileyen bulaşıcı olmayan hastalıklardan kaynaklanabilir. Bir köpek saldırganlık gösteriyorsa, sağlığı ve/veya duygusal refahı muhtemelen tehlikeye girer. Agresif davranış gösterileri konusunda  köpeğinizin en başta veterineriyle görüşüp fizyolojik bir sorunu olmadığına emin olmalısınız. Ne kadar erken tedavi istenirse, iyileşme için en iyi şans.

Köpeklerde saldırganlığın tedavisi var mı?

Saldırganlığın tedavisi, saldırganlığın nedenine bağlı olacaktır. Saldırganlık, ilk önce en uygun tedavi konusunda veterinerinizle tartışılmalıdır. Veterineriniz sizi kurul onaylı bir veteriner davranış uzmanına yönlendirebilir.

GE: İşte zurnanın zırt dediği yer de burası. Ülkemizde ne yazık ki davranış ile ilgili yeteri düzeyde bilgisi ve deneyimi olmayan okadar çok eğitmen var ki , profillerinde köpek psikoloğu veya köpek davranış uzmanı yazmaktan da çekinmiyorlar. Gördüğünüz gibi ülkemizde de davranışçıların veya davranış uzmanlarının bir kurul tarafından belirlenmesi gerekiyor.

“Saldırganlığın tedavisi, saldırganlığın nedenine bağlı olacaktır.”

Saldırganlığın tedavisi zor olabilir. Saldırgan davranışın sıklığı veya yoğunluğu genellikle azaltılabilir, ancak saldırgan davranışın sergilenmesi ‘tedavi edilemez’. Saldırganlık davranışına neden olan durumlardan kaçınması teşvik edilmelidir, böylece köpeğin saldırganlığı tetikleyen durumlara, insanlara veya hayvanlara maruz kalmasından kaçınılmalıdır.

Köpeklerde saldırganlık genellikle davranışsal ve çevresel değişikliklerle birlikte kullanılan ilaçlarla tedavi edilir.

GE: Köpek Etolojisi ve Köpeklerde Davranış Sorunları çalıştığım son 20  yıl boyunca köpek sahibi olmak isteyenlere anlatmaya çalıştığım, sosyal hayatları ve köpekten beklentilerinin örtüşeceği tercihler yapmalarıdır. Köpekler, davranışları ve eğitimleri  hakkında daha almadan önce yeterli araştırma yapılmalı ve bilgi sahibi olunmalıdır. Zira hayvanlarda ortaya çıkan davranış bozukluklarının ana nedeninin ne yazık ki yavruluklarından itibaren onlara yanlış davranan sahipleri olduğunu söylemeliyim.


https://vcahospitals.com/know-your-pet/fear-vs-aggression#:~:text=Aggression%20in%20dogs%20commonly%20includes,often%20considered%20undesirable%20or%20problematic.
















The post Köpeklerde Saldırganlık first appeared on Göktan Eker.

]]>
Köpek Davranışının Köpeğin Irkı İle Çok Az İlgisi Olduğunu Ortaya Çıktı http://www.goktaneker.com/2022/04/29/kopek-davranisinin-kopegin-irki-ile-cok-az-ilgisi-oldugunu-ortaya-cikti/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=kopek-davranisinin-kopegin-irki-ile-cok-az-ilgisi-oldugunu-ortaya-cikti Fri, 29 Apr 2022 16:44:19 +0000 http://www.goktaneker.com/?p=3569 GE : Araştırmayı bir kaç kez okudum okuyucularım ile paylaşmadan önce , Araştırmada ciddi hatalar olduğunu düşünmeme rağmen yine de fikir vermesi açısından okuyucularım ile paylaşıyorum. Araştırmada incelenen köpekleri safkan[...]

The post Köpek Davranışının Köpeğin Irkı İle Çok Az İlgisi Olduğunu Ortaya Çıktı first appeared on Göktan Eker.

]]>
GE : Araştırmayı bir kaç kez okudum okuyucularım ile paylaşmadan önce , Araştırmada ciddi hatalar olduğunu düşünmeme rağmen yine de fikir vermesi açısından okuyucularım ile paylaşıyorum.

Araştırmada incelenen köpekleri safkan olup olmadıklarını yani bir secerelerinin olup olmadığını bilmiyoruz, yani ırk hakemleri tarafından o ırkın mensubudur tescilini almayan köpeklerin görünüşleri dolayısı ile o ırka ait olduklarını söylemek ne kadar doğru olabilir ? 

Ayrıca hemen her ırk için kinoloji FIT FOR FUNCTION kıstasını kullanır. Yani o ırkın kullanım alanına uygun karakterini göstermesi gerekir ki bu da büyük ölçüde genetiktir. Yani koyun gütmeyen bir Border Collie ne kadar border coliedir ya da hala border colie midir ? 

Batılı araştırmacıların bana göre en büyük hatası , ( günümüz Türkiye’sinde de takip edilen bu hata ) bence köpeklerin , söz gelimi kangalların doğal davranışlarını gösterdikleri görev alanlarından koparlılıp , şehirlere getirilmeleridir. Sonra kangallara başka köpeklere agresif diye çamur atıyoruz, aslında binlerce yıldır , kurtlara karşı agresif ve koruyucu olmaları için selekte edilmediler mi ?


Araştırmalar, davranışların  aynı ırk köpekler arasında bile yüksek derecede değişkenlik olduğunu gösteriyor.

Bulgular, bir köpeğin ne kadar agresif olduğunun genetikle çok az ilgisi olabileceğini gösterdi.

Sosyal labradorlardan agresif pitbulllara kadar, köpek davranışları söz konusu olduğunda klişelerin sonu yoktur. Ancak araştırmalar, bu tür özelliklerin daha önce düşünülenden daha az köpeğin ırkı ile  ilgisi olabileceğini öne sürüyor.

Modern köpek ırkları Viktorya döneminde ortaya çıkmaya başladı ve genellikle fiziksel olarak çok farklı köpek ırklarının olduğunu söylemek sanırım yanlış olmaz .Örneğin, Danualar çok büyük ve chihuahualar çok küçüktür. Ancak bu araştırmadan önce  çoğu zaman ırkın davranışlarının  da tahmin edebileceği düşünülmüştür.

Şimdi araştırmacılar, durumun böyle olduğuna dair çok az işaret olduğunu söylüyor.

Araştırmanın ortak yazarlarından biri olan Massachusetts Üniversitesi Umass Chan tıp fakültesinden Dr Elinor Karlsson, araştırmanın her ırkta çok çeşitli davranışlar ( beklenildiği gibi standart olmayan davranışlar )  ortaya koyduğunu söyledi.

Karlson “Ortalama farklı olsa bile, insanların o ırkın  olması gerektiğini söyledikleriyle eşleşmeyen bir köpeğe sahip olma şansınız hala çok yüksek” dedi.

Science dergisinde yazan ABD’li araştırmacılar, neredeyse yarısı safkan olan 18.385 evcil köpeğin fiziksel özellikleri ve davranışlarıyla ilgili anket yanıtlarını nasıl analiz ettiklerini ve bunların 2.155’inin genetik verilerinin analiz edildiğini bildirdiler.

Safkan köpekler için anket sonuçlarının analizi, davranışsal varyasyonun yaklaşık %9’unun köpeğin ait olduğu ırk  tarafından açıklandığını öne sürdü.

Karlsson, “Çoğunlukla, ırklarda güçlü farklılıklar görmedik, ancak başka ırklarla diğerlerinden daha fazla bağlantılı bazı [davranışlar] var” dedi.

Hiçbir davranış bir türe özgü olmasa da, uluma Beaglelar arasında daha yaygınken, pitbull’lar ve av köpekleri daha “insan canlısıydı” veya yabancılarla daha rahattı.

Köpeklerin atalarının işlevlerine dayanan bazı farklılıklar da vardı. Örneğin, çoban ırkları, diğer özelliklerin yanı sıra, daha fazla öngörülebilirdi.

Ancak bireyler arasında yüksek derecede değişkenlik vardı, bu da bir köpeğin davranışını cinsine göre tahmin etmenin zor olduğu anlamına geliyor.

GE:   ” Bu yüzden köpeklerin bireysel özelliklerine göre test eden uygulamaları kullanmalıyız, mizaç testi, yetenek testi gibi..

Ekip, genetiğin ilişkileri açıklayıp açıklamadığını araştırmak için, belirli ırklardan farklı soylara sahip olan köpeklerin davranışlarını analiz etti. Sonuçlar, bazı özelliklerin diğerlerinden daha güçlü bir genetik bileşene sahip olduğunu ortaya koyuyor.

Labrador av köpeği ataları, ıslanma konusunda çok az çekincesi olan ırklarla  ilişkilendirildi, ancak bu tür soyların insan sosyalliğiyle hiçbir bağlantısı yok gibi görünüyordu.

Karlsson, “Labrador av köpeği genetik olarak daha insan ile soyal ise , daha fazla Labrador av köpeği soylarına sahip köpeklerin insan ile  sosyal olduğunu görmemiz gerektiğini beklerdik” dedi.

Ekibin diğer analizleri, insan ile sosyalliğinin oldukça kalıtsal olduğunu tespit ederken, Karlsson, soy  sonuçlarının, ilgili genetik varyantların belirli ırklarda daha yaygın görünmediğini gösterdiğini kaydetti. Bunun yerine, bu özellik için ırklar arasındaki farklılıklar çevresel etkilere ve hatta sahiplerin algılarına bağlı olabilir.

Ancak, tüm davranışların kalıtsal olmadığını söyleyebiliriz, buna bir köpeğin korku tetikleyicisi ile ne kadar çabuk provoke olabileceği dahildir. Bu  bir köpeğin ne kadar agresif olduğunun genetikle çok az ilgisi olabileceğini düşündüren bir bulgu.

Ekip, çalışmanın sahipler için etkileri olduğunu söylüyor.

Karlsson, “İnsanların Köpeklerinin soy atalarının davranışları ve kişilikleri hakkında söylediklerine dair tüm hikayelere çok daha az dikkat etmeli ve önlerinde oturan köpeğe dikkat etmeliler” dedi.

Çalışmaya dahil olmayan Lincoln Üniversitesi’nde veteriner davranışsal tıp profesörü Daniel Mills, genetiğin popülasyonlar hakkında bilgi verebileceğini, ancak genellikle bireyler hakkında çok daha az şey ortaya çıkarabileceğini söyledi.

Mills, genetiğin köpek saldırganlığında çok az rol oynamasının şaşırtıcı olmadığını ekledi ve ırka  özgü yasaları eleştirdi.

“Potansiyel olarak riskli davranışların basit genetik mekanizmalar tarafından kontrol edilmesi olası değildir, çünkü hayvanların  çok daha geniş çevreye ve gelişim tarihlerine dayanarak karar vermeleri gerekir” dedi.

GE: Agresyon davranışı ne yazık ki bir çok insan tarafından köpeğin ısırması olarak algılanıyor, 

GE: Özellikle Amerikada ve batı ülkelerinde insan ve diğer hayvanlara karşı tehlikeli davranış sergileyen köpekler çok hızlı bir şekilde uyutulmakta ve eğer safkan ırklardan ise yetiştiriciler tarafından üretim programından çıkarılmaktadır. Bu araştırma her ne kadar ülkemizdeki durumu net olarak yansıtmasa da ve şahsen katılmadığım yanları da olsa bizlere fikir verebilir.

Sahipli veya başıboş köpek saldırıları konusunda ülkemizde yeteri kadar araştırma yapılmadığını ve gerekli önlemlerin hala alınmadığını düşünüyorum. Bazı ırkların tehlikeli olarak yaftalanıp yasaklanmasının ısırma olaylarını azaltmadığını da görmek gerek.

Köpeklerin saldırganlık nedenlerinin farklılığını anlatabildiğimizde sanırım alınacak önlemlerde de kalıcı çözümler üretebileceğiz.

NOT : Yanlış tercüme yapma ihtimalim için yazının ingilizce kaynağını da yazıyorum, iyi ingilizce bilen okuyucularıma hatalarım ile ilgili düzeltme göndermeleri halinde minnettar kalırım

https://www.theguardian.com/science/2022/apr/28/dog-behaviour-has-little-to-do-with-breed-study-finds


The post Köpek Davranışının Köpeğin Irkı İle Çok Az İlgisi Olduğunu Ortaya Çıktı first appeared on Göktan Eker.

]]>
Barınak Köpeği Davranış Değerlendirmelerine İlişkin Açıklama http://www.goktaneker.com/2022/04/22/barinak-kopegi-davranis-degerlendirmelerine-iliskin-aciklama/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=barinak-kopegi-davranis-degerlendirmelerine-iliskin-aciklama Fri, 22 Apr 2022 10:03:33 +0000 http://www.goktaneker.com/?p=3563 Uzun bir süredir barınaklara ve sokaklara terk edilen köpeklerin topluma verebilecekleri muhtemel zararlar veya kötü niyetli insanların bu köpeklere verecekleri zararlar ile ilgili çalışmalar yapıyorum. Bir çok genç eğitmen arkadaşıma[...]

The post Barınak Köpeği Davranış Değerlendirmelerine İlişkin Açıklama first appeared on Göktan Eker.

]]>
Uzun bir süredir barınaklara ve sokaklara terk edilen köpeklerin topluma verebilecekleri muhtemel zararlar veya kötü niyetli insanların bu köpeklere verecekleri zararlar ile ilgili çalışmalar yapıyorum. Bir çok genç eğitmen arkadaşıma bu konuda bilgiler vermiş, özellikle sokak köpekleri sahiplendirme ile ilgili çalışan gönüllü arkadaşları da elimden geldiğince sistemsel olarak uyarmışımdır.

Bununla birlikte barınaklara ve sokaklara terk edilen köpekler arasında topluma faydalı , söz gelimi arama kurtarma köpeklerinin olabileceği kanaati ile We Help Dogs to Help People sloganıyla başlattığımız Koku Takibi-Mantrailing eğitimlerinde ciddi başarılar elde ettik. Bu eğitimler sürecinde köpeklerin arama kurtarma seviyesine çıkamasalar bile davranış rehabilitasyonu uygulamaları ile paralel yürütülen koku takibi eğitimleri ile bir çok köpeği tekrar ailesine ve topluma kazandırdık, kaldı ki ülkemizde ilk uluslararası koku takibi sınavını geçen köpek , bir çok saf kan ırkın önüne geçen bir sokak köpeğiydi.

Ancak ilerleyen süreçte insanlara verdiğimiz bilgilerin gerek eğitmenler gerek hayvan kurtarmacılar gerekse belediyeler tarafından istismar edildiğini gördük, zira yeteri kadar bilgi beceri ve tecrübesi olmayanlar , aynı Satın Alma Sahiplen sloganının altını boşaltıp romantik bir çağrı haline getirdilerse, özellikle eğitmenlerinde we help dogs to help people sloganımızın altını adeta boşalltılar.

Bu nedenle ASPCA’nın ( American Society for the Prevention of Cruelty to Animals –  hayvanlara karşı şiddeti önlemeyi amaç edinmiş bir kâr amacı gütmeyen kuruluştur) Amerika’da barınaklara terk edilen köpeklerin sahiplendirme programı ile ilgili bir bilgiyi blogumda paylaşmaya karar verdim.

Zira yola çıkış dışarıdan oldukça güzel gözükse de yanlış uygulamalar ve içi boşaltılan sloganlar ne köpeklere ne de insanlara bir fayda sağlamıyor.

Sahiplendirme Öncesi Barınak Köpeği Davranış Değerlendirmelerine ( MİZAÇ TESTİ )  İlişkin Uygulama 

ASPCA ( American Society for the Prevention of Cruelty to Animals –  hayvanlara karşı şiddeti önlemeyi amaç edinmiş bir kâr amacı gütmeyen kuruluştur) , barınakların, tesislerinde sahiplendirilmesi düşünülen herhangi bir köpeğin davranış profilini belirlemek için mümkün olduğunca fazla bilgi toplamasını amaçlamaktadır. Ancak, bu bilgi arayışı, bu köpekleri barınakta gereğinden fazla tutma pahasına olmamalıdır. Bir barınağın kapsayıcı hedefi, sahiplendirilmeye uygun köpekleri belirlemek ve onları mümkün olduğunca çabuk evlere veya bir yeniden yerleştirme programına taşımak olmalıdır.

-ASPCA, (a) herhangi bir belirli bilgi kaynağının bir evdeki gelecekteki davranışları diğerlerinden daha fazla tahmin edip etmediğinin hala bilinmediğini ve (b) saldırgan davranışı tahmin etmede davranış değerlendirmelerinin yararlılığına ilişkin mevcut bilimsel düşüncenin %100 kesin sonuçlu  olmadığını  kabul etmektedir. 

Davranış değerlendirmelerinin,değerlendirme yapıldıktan sonra saldırganlığı tahmin etmek için kullanıldığında, yüksek düzeyde doğru veya kesin olduğu kanıtlanmamıştır. Bir değerlendirmede saldırganlık sergileyen önemli sayıda köpeğin bunu sahiplenildiği bir evde yapmadığı öne sürülmüştür. Bu nedenlerle, ASPCA, ötenazi kararlarının, saldırganlık korkunç* olmadığı sürece, yalnızca bir köpeğin bir değerlendirme sırasındaki davranışına veya başka herhangi anlık bir durumdaki davranışına dayanmaması gerektiğini savunur. Bir köpek ötenazi gerektirebilecek bir davranış sergiliyorsa, bu çoklu sebeplerden kaynaklanmaktadır.

Barınakların, köpekleri davranışsal olarak nasıl değerlendireceklerine karar verirken, mümkün olduğunca fazla bilgiyi nasıl uygun bir şekilde toplayabileceklerini belirlemek için en iyi kararlarını kullanarak, bireysel durumlarını ve kaynaklarını göz önünde bulundurmaları gerekir. Barınaklara bilgi toplama çabalarına nasıl odaklanacakları ve aldıkları bilgileri nasıl tartacakları konusunda bilinçli kararlar vermelerinde yardımcı olmak için, aşağıda çeşitli bilgi kaynaklarının faydalarını ve sınırlamalarını kullanıyor, ancak bu sistemi geliştirmek için araştırmaya devam ediyoruz.

  1. Önceki sahibinden bilgi : Sahiplerin, barınağa bıraktıkları köpeğin davranışları konusunda dürüst olmayacakları yaygın bir varsayımdır, ancak araştırmalar, sahiplerinin, yerleştirme ve yerleştirme kararları vermek için değerli bilgileri ifşa ettiğini göstermektedir. Sahiplerin, Köpek Davranışsal Değerlendirme ve Araştırma Anketi’nin (C-BARQ) kısaltılmış versiyonu gibi standart bir ankette, yüz yüze görüşmeden daha dürüst olabileceği düşüncesidir. Bununla birlikte, araştırmalar, evlat edinen raporlarının yalnızca, tanıdık olmayan insanlara karşı saldırganlık, yalnız bırakıldığında idrara çıkma ve yıkıcı çiğneme ve kemirme  için C-BARQ anketindeki sahip yanıtlarına karşılık geldiğini göstermektedir. Bu sınırlamalar akılda tutulmalıdır.
  2. Köpeği bulan birinden bilgi : Bir köpek bulan kişiler, köpekle sınırlı deneyime sahip olmalarına rağmen, paylaşacakları yararlı bilgilere sahip olabilirler. Köpeği bir süreliğine evlerine getirmiş olabilirler veya en azından başıboş bir köpeği yakalayıp ele almış olabilirler. Bir barınağın bu bilgilere verdiği değer, kişinin köpekle geçirdiği süreyi ve bilgilerin toplandığı koşulları yansıtmalıdır.
  3. Tıbbi giriş muayenesi : Bir barınağa gelen her köpek bir tıbbi giriş muayenesinden geçmelidir ve bu, verimli, bazen yararlı bir bilgi kaynağıdır. Bununla birlikte, herhangi bir köpeğin muayene sırasındaki davranışının, normal davranışını pek yansıtmayabileceğinin farkında olmak çok önemlidir. Nasıl davranacağı, muayene sırasında gerçekleştirilen işlemlerden duyduğu rahatsızlıktan ve tıbbi işlemlerle ilgili geçmiş deneyimlerinden etkilenebilir. Diğer her durumda insanlara karşı hoşgörülü olan bazı köpekler, özellikle acı çekiyorlarsa, sağlık personeli tarafından ele alındığında savunmacı bir şekilde agresif veya aşırı derecede korkmuş olabilirler. Ek olarak, bu tıbbi muayene genellikle köpeğin barınağa gelmesinden kısa bir süre sonra, stres seviyelerinin genellikle en yüksek olduğu zaman gerçekleşir.
  4. Günlük bakım personeli ve gönüllü gözlemleri : Günlük bakım personeli ve gönüllüler genellikle bir köpekle barınaktaki herkesten daha fazla doğrudan temas halindedir. Bu etkileşimler muhtemelen köpeğin barınakta yaşayacağı daha doğal etkileşim biçimlerinden biridir. Bununla birlikte, araştırmalar, insanların bir köpeğin “başını belaya sokmak” istemedikleri için, bir köpekle ilgili sorunları açıklamak konusunda genellikle isteksiz olduklarını göstermektedir. Bu nedenle, bu bilgi kaynağı, olumlu geri bildirime karşı önyargılı olma eğilimindedir. Ek olarak, hayvan davranışları konusunda eğitimsiz personel ve gönüllüler, davranışları yanlış yorumlayabilir veya daha incelikli saldırgan davranış örneklerini fark edemeyebilir.
  5. Sosyalleşme Egzersizleri : Personel, gönüllüler veya evlat edinenler ile bire bir etkileşimler, barınak köpekleri için önemli zenginleştirme biçimleridir ve bir köpeğin tanıdık olmayan insanlar da dahil olmak üzere insanlarla nasıl etkileşime girdiği hakkında faydalı bilgiler sağlar. Bu seanslar köpek kulübesinde veya başka bir alanda gerçekleşebilir. Bilgi toplarken, benimsenen bilgi eşleşmelerini kolaylaştırmak için sorular sorulmaktadır. Köpek insanlarla etkileşim kurmak için motive mi? Köpek sevilmekten zevk alıyor mu? İnsanlarla oynamaktan zevk alıyor mu? Sadece bir kişiyle takılmaktan memnun mu? “Otur”, “Aşağı” ve “Gel” gibi yaygın sözlü talimatlara yanıt veriyor mu? Ödül  kazanmak için davranışlar sergilemeye istekli mi? Bununla birlikte, sosyalleşme seanslarından elde edilen bilgilerin, insanların davranışsal uzmanlıkları ve köpeği olumlu bir şekilde sunma arzusu tarafından önyargılı olabileceğini göz önünde bulundurun.
  6. Yürüyüşler : Bir yürüyüş, bir köpeğin davranışı hakkında çok şey ortaya çıkarabilir: kulübesinden çıkmak için duyduğu coşku, tasmasını tutup tasmasını takmak konusundaki rahatlığı, barınak koridorunda yürürken diğer köpeklere nasıl tepki verdiği, ilgi çevreyi kontrol etmeye karşı bakıcıyla etkileşime girmek, yeni ve açık hava ortamlarına olan güveni, tasmayı takma eğilimi ve köpek kulübesine (bazı köpeklerin nahoş olarak algıladığı bir yer) geri dönme isteği. Yürüyüşün nerede gerçekleştiğine bağlı olarak, bakıcı köpeğin yoldan geçenlere, çocuklara, koşuculara, bisikletçilere ve/veya diğer yeni uyaranlara tepkilerini de gözlemleyebilir.
  7. Oyun grupları: Bir köpeğin oyun gruplarına katılması, sadece köpek dostu köpekler için mükemmel bir zenginleştirme şekli olmakla kalmaz, aynı zamanda bir köpeğin kapalı bir alanda tasmasızken insanlara ve diğer köpeklere nasıl tepki verdiği hakkında zengin bir bilgi sağlar. Ne kadar oyuncu ve enerjik? Çevreyi keşfetmek yerine insanlarla veya köpeklerle ne kadar etkileşime giriyor? Köpek, diğer köpeklerden gelen düzeltmelere nasıl tepki veriyor ve diğer köpeklere düzeltmeleri ne kadar uygun şekilde yapıyor? Bir oyun grubundayken diğer köpeklere karşı davranışı özellikle değerlidir çünkü tasma kaynaklı davranış sorunları  veya bariyer uygulaması ile köpek ilgili saldırganlıktan etkilenmez. Duruma bağlı olarak köpek, diğer köpeklerle etkileşimine müdahale eden insanlara (sözlü düzeltmeler, fiziksel kısıtlama vb.) ve cezalandırıcılara nasıl tepki verdiğini de ortaya çıkarabilir, uygunsuz davranışları veya it dalaşını (su spreyi, sallama kabı (, basınçlı hava, vb.) kesintiye uğratmak amacıyla kullanılması gerekliyse bu not alınmalıdır. Oyun grubu gözlemlerinin en büyük dezavantajı, bir köpeğin diğer köpeklerle oynama motivasyonunun, insanlarla etkileşim kurma arzusunu tamamen bastırabilmesidir. Ek olarak, bazı köpeklerin oyun grubu durumlarındaki kaygıları, genel olarak davranışlarını engelleyebilir.
  8. Koruyucu ailede kalma : Yetiştirme evinde kalmak , köpeğin evlat edinen bir evde nasıl davranacağının en doğru yansıması olabilir. Araştırmalar, bir veya iki gecelik konaklamanın bile, barınaktan uzaktayken barınak köpeğinin yaşam kalitesini iyileştirdiğini doğrulamaktadır. Deneyimli bir bakıcı ile kalmak, davranışsal olarak zorlayıcı bir köpeğin güvenli olup olmadığını veya bir evde kabul edilebilir bir yaşam kalitesi yaşayabileceğini belirlemek için çok değerli olabilir. Bununla birlikte, bu seçenek kaynak ve zaman alıcı olabilir ve bir koruyucu aileye yerleştirme, köpeklerin potansiyel evlat edinenlere erişimini sınırlamak anlamına geliyorsa, dikkatli bir şekilde düşünülmelidir. Köpek kulübesinde istenmeyen davranışlar sergileyen veya uzun süre kalan köpekler, stresi azaltmak ve evlat edinme şansını artırmak için barınaktan uzakta geçirilen zamandan en çok fayda sağlayabilir.
  9. Davranış değerlendirmesi: Standart bir davranış değerlendirmesi, bir köpek hakkında oldukça kısa bir süre içinde bilgi toplamak için tasarlandığından benzersizdir. Köpek, bir evcil köpeğin sıkça karşılaştığı deneyimleri simüle etmek için tasarlanmış bir dizi uyarana maruz kalır. Hoş olmayan muamele ve muhtemelen korkutucu gibi bazı deneyimler potansiyel olarak kışkırtıcıdır. Ne yazık ki, eğitimli personel bile değerlendirmeyi yönetebilir ancak  köpeğin davranışını tutarsız bir şekilde yorumlayabilir. Araştırma çalışmaları, bir değerlendirmede gıda saldırganlığı olaylarının, bir barınak köpeğinin evlat edinilen evde davranışını öngörmediğini doğrulamıştır. Başka bir araştırma, barınak köpeklerinde köpek saldırganlığını değerlendirmek için gerçek bir köpeğin yerine sahte bir köpeğin kullanılmasının geçerli bir gösterge olmadığını ortaya koymuştur. Yine başka bir araştırma, bir köpeğin gerçekçi bir oyuncak bebeğe karşı davranışının, köpeğin bir çocuğa nasıl davranacağını yansıtmayabileceğini belirlemiştir. Patronek ve Bradley (2016) tarafından yapılan matematiksel bir analiz, davranış değerlendirmelerinin orantısız sayıda yanlış pozitif sonuç vermesinin muhtemel olduğunu ortaya koydu – bir değerlendirme sırasında saldırgan olan ancak evde olmayan köpekler. Bu nedenlerle, ASPCA, bir değerlendirme sırasında saldırgan davranış korkunç* olmadığı sürece, sığınma evlerinin bunu yalnızca başka bir ortamda doğrulanması halinde geçerli olarak değerlendirmesini tavsiye eder.

    Bir barınak standart bir davranış değerlendirmesi kullanmayı tercih ederse, SAFER, Match-Up II ve Assess-a-Pet dahil olmak üzere bir dizi seçenek mevcuttur. Barınaklar , toplumlarının ihtiyaçlarını en iyi şekilde ele alan bir değerlendirmeyi benimsemelidir. Örneğin, barınak ailelerin egemen olduğu bir toplulukta bulunuyorsa, evlat edinenler muhtemelen köpeğin çocukların yanında nasıl davrandığını bilmek isteyecektir. Barınak büyük bir metropol bölgesinde bulunuyorsa, evlat edinenler köpeğin yabancılara ve yoğun trafiğe nasıl tepki verdiğini bilmek isteyecektir. Barınak birden fazla köpek parkına sahip bir mahalledeyse, evlat edinenler bir köpeğin diğer köpeklerle sosyalliği konusunda endişe duyabilirler. Müşterilerinin ihtiyaçlarını ve isteklerini tanımak, bir barınak için köpeklerini en iyi nasıl değerlendireceklerini ve pazarlayacaklarını seçmede çok önemli bir adımdır.

Bir köpeğin kişiliği, genetik yatkınlıkları, gelişim koşulları ve yaşam deneyimleri arasındaki karmaşık bir etkileşimle oluşur. Bir bütün olarak davranış, kişiliğin bir yansıması olsa da, herhangi bir zamanda bir köpeğin davranışı, duygusal durumundan, stres seviyesinden ve özel ortamından büyük ölçüde etkilenir. Bu nedenle, herhangi bir tek bilgi kaynağı yapbozun bir parçası olarak düşünülmelidir. Ne kadar çok parçanız varsa, bulmacayı o kadar tamamlarsınız.

*”Aşırı” saldırganlık bireysel özellik olarak barınak yönetimi tarafından tanımlanmalıdır, ancak bazı tanımlayıcı özellikler (a) tıbbi tedavi gerektiren bir ısırık, (b) köpeğin vermekten kaçınabileceği, ancak geri çekilmek yerine ısırmayı tercih ettiği zararlı bir ısırık, (c) bariz bir uyarı olmaksızın verilen yaralayıcı bir ısırık veya (d) tekrarlayan yaralayıcı ısırıkların verildiği bir saldırı.

Referanslar

Barnard S., Siracusa C., Reisner I., Valsecchi P. & Serpell JA (2012). Davranış testlerinde köpek mizacını değerlendirmek için kullanılan model cihazların geçerliliği. Uygulamalı Hayvan Davranış Bilimi , 138 , 79-87.

Bennett SL, Litster A., ​​Weng HY., Walker SL Luescher AU (2012). Köpeklerde saldırganlığı tahmin etmek için davranış değerlendirme araçlarının araştırılması. Uygulamalı Hayvan Davranış Bilimi , 141 , 139-148.

Christensen E., Scarlett J., Campagna M. & Houpt KA (2007). Bir mizaç testini geçen evlat edinilmiş köpeklerde agresif davranış. Uygulamalı Hayvan Davranış Bilimi , 106 , 85-95.

Duffy DL, Kruger KA ve Serpell JA (2014). Barınaklara bırakılan köpekler için davranışsal değerlendirme aracının değerlendirilmesi. Koruyucu Veterinerlik , 117 , 601-609.

Kroll TL, Houpt KA ve Erb HN (2004). Köpeklerde saldırgan davranışın göstergesi olarak yeni uyaranların kullanımı. Amerikan Hayvan Hastanesi Derneği Dergisi , 40 , 13-19.

Marder AR, Shebelansky A., Patronek GJ, Dowling-Guyer S. & D’Arpino S. (2013). Barınak köpeklerinde gıdaya bağlı saldırganlık: Barınaktaki bir davranış değerlendirmesi ile belirlenen davranışların ve evlat edinildikten sonra sahip raporlarının karşılaştırılması. Uygulamalı Hayvan Davranış Bilimi , 148 , 150-156.

Mohan-Gibbons H., Weiss E. & Slater M. (2012). Preliminary investigation of food guarding in shelter dogs in the United States. Animals, 2, 331-346.

Patronek G.J. & Bradley J. (2016). No better than flipping a coin: Reconsidering canine behavior evaluations in animal shelters. Journal of Veterinary Behavior, 15, 66-77.

Shebelansky A., Dowling-Guyer S., Quist H., D’Arpino S.S. & McCobb E. (2015). Consistency of shelter dogs’ behavior toward a fake versus real stimulus dog during a behavior evaluation. Applied Animal Behaviour Science, 163, 158-166.

Van der Borg JAM, Netto W. & Planta JU (1991). Hayvan barınaklarındaki köpeklerin problem davranışlarını tahmin etmek için davranış testleri. Uygulamalı Hayvan Davranış Bilimi , 32 , 237-251.

The post Barınak Köpeği Davranış Değerlendirmelerine İlişkin Açıklama first appeared on Göktan Eker.

]]>